Var Olmak – Nurettin Topçu || 20 Alıntı

spot_img

Nurettin Topçu, Türk – İslam felsefesinde sıklıkla adı geçen ve bu alanda üretkenliğiyle bilinen kalemlerden biridir. Bu eserinde, yaşama içkin pek çok farklı unsur üzerine düşünme olanağı sunar. Yaşam, ölüm, hakikat, aşk gibi kavramlar kendisinin tasavvuruyla bu eserde okuyucuya sunulur. Metafiziksel argümanın yanı sıra felsefi boyutu da yoğunluklu bu eserden sizler için yirmi alıntı derledik!

1. “Eğer ben var olmak istediğim değilsem, istediğim, sözle değil, arzu ve tasavvurlarla da değil, fakat bütün kalbimle, bütün kuvvetlerimle, hareketlerimle istediğim değilsem, ben var değilim… Var olmak istemek ve sevmektir.” (s.18)

2. “Ağlayabilenler ne bahtiyardır! Onlar asla bedbin değildirler. Felaket her zaman zannedildiği gibi fena değildir… Çünkü ona ümitler ve vehimler kalıyor.” (s.19)

3. “Sevmeyenler, yaşamayanlardır. Onlar ölü ruhlardır. Her an toprağından taze hayat fışkıran tarlanın üstüne atılmış kuru kütüklerdir. Dünyamızın tadını onlar alamazlar, hayatın kudretini onlar bilemezler.” (s.24)

4. “…insan insanın kurdu iken, ihtiraslar silahlanınca insan insanların başına kıyametler koparabiliyor. Ve bütün bunların sebebi, gerçeği bilmeyişimiz, selametin kendi ruh dünyamızdan doğacağını bilmeyişimiz, tatminleri anında bile ufuklarımızı daraltan kendi ihtiraslarımızın kendi asıl düşmanlarımız olduğunu bilmeyişimizdir.” (s.36)

5. “Duygu, bizi katı cisimlerden ve kalpsizlerden ayıran acıyış; sezgi, eşyanın cevherine nüfuz eden ruhtaki incelikten yapılmış rahm-ü şefkattir.” (s.40)

6. “Aşkın seli altında ruhta ne hesap kalır, ne menfaat fikri, ne de kin. Ölçüler, hesaplar ve planlar aşk tufanında silinen tarla ve bahçe sınırları gibi, eriyip giderler. Aşk, nazariye ve tenkidi de tanımaz.” (s.42)

7. “İnsan hayatı, aşk ile ölüm arasında sürekli bir sallantıdır.” (s.47)

8. “Zulmü yaratan, sevgisizliktir. Sevmeyen insan, her zaman canavarlığını yapabilen zalim bir varlıktır. Aşkın meyvesi ise, alemleri doldurup taşmak isteyen merhamettir. Aşkı olmayan, varlığa düşmandır. Dünyamızı huzursuz, hayatı çekilmez yapanlar, bu düşmanlardır.” (s.54)

9. “Bizzat kendi kendisiyle karşılaşamayan ruh, ruh afetlerinin en fecisine uğratılmıştır. Samimiyetsiz insan, samimi olmadığını bilseydi, belki kurtulurdu.” (s.59)

10. “Sırtımızda sanki ağır bir yükle dünyaya geliyoruz. Sanki adımlarımızı köstekleyen bir zincir var. Yolumuzun üstünde birbiri ardı sıra sıralanan hedeflere doğru içimizden itilirken belirsiz şüphelerimiz, korkularımız da var. İşte bu sırtımızdaki yük, ayaklarımızdaki zincir, bu şüphelerle korkular, bizi dünyada karşılayan yaşamak korkusudur. Bütün bu engellere rağmen bunların hepsine göğüs geren “var olmak iradesi” hayata söz veriyor. Bütün tehlikeleri göze alarak “ben varım” diyor.” (s.64)

11. “Gerçek saadet yolundaki insanın her adımı, yeni bir ülke kazanma hareketi değildir, belki kendi ülkelerinden bir kısmını daha terk edip çekilme hareketidir.” (s.67)

12. “Güneş için ısıtmamak nasıl imkansızsa, kuvvetli ruhlar için de insanlara acımamak öyle imkansızdır. Merhamet, bütün aleme yaygın ilahi bir cevherdir. O sevginin kaynağıdır. Sevgi ise kuvvetin, insanı gerçekten yaşatan bütün kuvvetlerin kaynağı olmuştur.” (s.71)

13. “Söz, hayat ve hadiselerin ifade vasıtasıdır.” (s.77)

14. “Ruhun asıl kurtarıcısı olan dostluğun yaşla, kanla ve menfaatle ilgisi olamaz.” (s.79)

15. “Dostlukta sanki bir ruh ikiye bölünüp kendi yarımının karşısına geçiyor.” (s.80)

16. “Izdırap, insanda kalbin varlığına ilk alamettir ve onun dost gibi karşılanması kalbin şaheseridir.” (s.82)

17. “İnsanı var kılan, var olmak iradesidir. Benlik, bu iradenin ifadesidir. Var olmak isteyişten, daha fazla var olmak isteği taşıyor. İrade, dışımızda hareket olmadan önce içimizden gelen bir itilmedir.” (s.87)

18. “Aydınlık görmemiş gözler güneşi ne bilsinler!” (s.105)

19. “Bin nedametle nihayet anladık ki dünyada belki her şeyi bulmak kolay, kendini bulmak zormuş. Kendimizi nerede bulalım? Kendi dışımızda nereye koştuksa gurbette kaldık. Kendimize nasıl koşalım?” (s.107)

20. “Kalpsizlikle elde edilen kazanç, kayıpların telafi edilmez olanıdır.” (s.134)

Dergah Yayınları/2015

spot_img
Arşiv
Arşiv
Söylenti Dergi'de geçmiş zamanda yazar olan dostlarımızın eserleri bu hesapta arşivlenmektedir. Yazar onayı olduğu sürece kaynak göstererek kullanmak serbesttir.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Alıntının Hikâyesi: Livaneli’den Aşk, Travma ve Unutabilmek Üzerine

“Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.”

Müziğin Kalbinin Attığı O Yer: Royal Albert Hall

1871'de açılan Royal Albert Hall yıllar boyunca birçok sanat etkinliğine tanıklık etmiştir.

İngiliz İç Savaşı: Sebepleri ve Sonuçları

17. yüzyılda İngiltere'de yaşanan iç savaş, kısa bir süreliğine de olsa Cromwell liderliğinde askeri bir yönetimi meydana getirdi.

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.