Kelly Marcel’in yönetmenlik koltuğunda oturduğu, başrol ve senaristliğinde yıldız aktör Tom Hardy’nin (Eddie Brock) yer aldığı, Marvel’in sevilen anti-kahramanlarından biri olan Venom’un üçüncü filmi Venom: The Last Dance izleyiciyle buluştu. Film, aksiyonu duygusallık ve mizahla harmanlayarak, serinin ikinci filmine kıyasla izleyiciyi daha da tatmin etmiş görünüyor. Venom ve Eddie Brock arasındaki ilişkiyi daha da derinlemesine inceleyen film, karakterlerin gelişiminde önemli adımlar atıyor. İzleyiciye birbirinden farklı simbiyotları tanıtan serinin bu son filmi Venom önderliğindeki simbiyotlarla aksiyon dolu dakikalar sunuyor.
Serinin Önceki Filmlerinde Neler Olmuştu?
Serinin ilk filmi Venom: Zehirli Öfke‘de gazetecilik yapan Eddie Brock, uzaydan gelen simbiyot Venom ile istemeden birleşerek insanüstü güçler kazanır. Başlangıçta Eddie ve Venom arasında çatışmalar olsada zamanla uyum sağlarlar ve insan deneyleri yapan Carlton Drake (Riz Ahmed) ve onun simbiyot ortağı Riot‘u durdururlar. Venom: Zehirli Öfke 2 filminde ise Eddie, hapisteki seri katil Cletus Kasady (Woody Harrelson) ile röportaj yaparken, Kasady Venom’un simbiyot parçalarından biriyle birleşerek vahşi Carnage’a dönüşür. Eddie ve Venom, anlaşmazlıklarını bir kenara bırakıp Carnage ve onun psikopat sevgilisi Shriek’i (Naomie Harris) durdurmak için zorlu bir mücadeleye girişir. Serinin son filminde ise kötü karanlığın tanrısı Knull ile son bir dansa çıkar.
Karakter Gelişimi ve İlişkiler

Eddie ve Venom’un ilişkisinin derinliği seri boyunca sadece duygusal bir bağ kurmanın ötesine geçer; aynı zamanda güven, bağlılık ve fedakarlık üzerine kurulu bir dostluk inşa eder. Venom: Zehirli Öfke 2 filminde, Venom’un Eddie’yi korumak için onu terk etme düşüncesi, ikilinin arasındaki ilişkinin ne kadar karmaşık olduğunu; Eddie’nin ise Venom’un bu fedakâr hamlesine karşı çıkıp birlikte New York’tan kaçmaları sadakatlerinin ne kadar gelişmiş olduğunun gösteriyor.
Serinin son filminde zorluklara birlikte göğüs geren ikili izleyiciye dostluk, güven ve birlikteliğin harmanlanınca ne kadar da güçlü olduğunu gösteriyor. Venom’un Eddie’yi her koşulda koruma sözünü tutması, onların arasındaki bu özel bağın temel taşlarından birini oluştururken bu filmdeki duygusallığı arttıran elementlerden biridir. Venom’un diğer simbiyotlardan farklı olarak Eddie’ye karşı gösterdiği sadakat, yalnızca fiziksel bir bağlılıkla sınırlı kalmaz, ruhsal bir bağa da dönüşür. Venom, taşıyıcısına her zaman sadık olma ve onu koruma amacını güder. Bu sadakat, Venom’un ağzından kendisinin de ifade ettiği anlar görmek mümkündür. Venom, Eddie için her şeyini feda etmeye hazırdır bu, bir simbiyot ile insan arasında kurulan en derin ve en özel ilişkilerden biridir. Eddie için de durum farklı değildir. Serinin ilk filmi Venom: Zehirli Öfke filminde izlediğimiz umutsuz, dağınık, sevgilisi onu terk ettiği için kaybolmuş, işinden atıldıktan sonra bunalıma giren birisinden, sevdiği New York’u terk edecek kadar Venom’a değer veren birisine dönüşür. Hem Eddie’de hem de Venomda seri boyunca gördüğümüz en belirgin karakter gelişimi ikisinin de birbirleri için her türlü fedakarlığı yapabilecek hale gelmesidir.
Filmin Kötü Kahramanı: Knull

Filmin açılış sahnesinde, Venom’un belki de şimdiye kadar karşılaştığı en büyük tehdit olan Knull izleyicileri karşılıyor. Karanlığın Tanrısı ve tüm simbiyotların yaratıcısı olarak bilinen Knull, evrenden çok daha önce var olmuş, kadim ve korkunç bir varlıktır. Başlangıçta kozmik boşlukta mutlak hâkimiyeti elinde tutarken, kendi yarattığı simbiyot çocukları tarafından ihanete uğrayarak Void adı verilen karanlık bir hapishaneye hapsedilmiştir. Ancak Knull, yüzyıllar boyunca süregelen tutsaklığı boyunca intikam planları yapmaya devam etmiş ve nihayetinde kodeksin oluşmasıyla bu planı gerçekleştirmeye yaklaşmıştır.
Knull’ın kendisini Void’dan kurtarıp evreni yok etme planı ve Venom’un bu tehlikeye karşı diğer simbiyotlarla birlikte mücadelesi, izleyiciyi adrenalin dolu sahneleriyle ekrana kitlerken, aynı zamanda karakterler arası mücadeleyi ve gelişimi derinleştiriyor. Knull’ın bu yıkıcı planı, Venom ve Eddie’nin birbirlerine ne kadar bağlı olduğunun en zorlu sınavı olurken kendileri için de hayati bir tehdit oluşturur.
Kodeks ve Venom-Eddie Bağı

Kodeks, serinin birinci filmi Venom: Zehirli Öfke’de Eddie’nin filmin kötüsü Riot tarafından öldürülmesinden sonra Venom’un onu diriltmesiyle oluşur. Kodeks, yalnızca bir simbiyotun taşıyıcısını diriltilmesi sonucunda ortaya çıkar ve bunun peşine düşen Knull, onu elde etmek için her şeyini vermeye hazırdır. Venom’un bunu bilmesine rağmen Eddie’yi diriltmesi, ikilinin arasındaki bağlılığın ve fedakarlığın ne kadar geliştiğini tekrardan gözler önüne seriyor.
Venom, Eddie’yi diriltirken, Knull’ın kodeksi arayacağını bilmesine rağmen yine de, Eddie’yi terk etmeyip onu korumaya devam etmesi Venom’un Eddie’ye olan sadakatinin boyutunu bizlere gösterirken, karakterin gelişiminde önemli bir dönüm noktasıdır. Knull’ın peşinden gönderdiği acımasız simbiyot avcıları Xenophageler, Eddie ve Venom’u izleyerek onları bulur. Ancak kodeksi yalnızca Venom’un Eddie ile birleştiği zaman görebilirler; bu da Venom ve Eddie’nin ilişkisinin aslında seri boyunca ne kadar önemli bir unsur olduğunu vurguluyor.
Aksiyon ve Duygusallığın Dengesi
Film, aksiyon sahneleriyle dolu olup Venom ve diğer simbiyot yandaşlarıyla Xenophageleri yok etmeye çalışırken ki aksiyon dolu anları izlemek seyirciye unutulmaz dakikalar yaşatırken, duygusal bağları işleyen sahneler de filme derinlik kazandırdığı için önemli bir işleve sahip. Özellikle filmin sonunda, Venom’un Eddie’yi korumak için kendisini ve Xenophageleri asidin içine atarak acılı ve yavaş bir şekilde yok etmesi, Eddie’ye duygusal bir veda sahnesi yaşatıyor. İzleyicilerin çoğu, serinin başından beri bir simbiyot olan Venom’un böyle bir fedakarlık yapabileceğini tahmin etmemiştir. Bu hüzünlü veda, filmin sadece aksiyondan ibaret olmadığının en büyük kanıtıdır. Mizah unsuru ise pek çok sahnede abartıya kaçmadan izleyiciyle buluşurken, özellikle Venom’un Mrs. Chen (Peggy Lu) ile dansı izleyicilerin çoğıunu güldürmeyi başarmıştır. Film yalnızca aksiyon dolu değil, aynı zamanda eğlenceli ve duygusal bir yönü olduğunu da bu sahnelerle gözler önüne seriyor.
Genel Bakış
Venom: The Last Dance, aksiyon dolu sahneleri, duygusal derinliği ve karakter gelişimini, yeni vizyona giren Marvel filmlerine kıyasla daha başarılı bir şekilde harmanlayan bir yapım olarak izleyiciyi sıkmadan eğlenceli bir deneyim sunuyor. Senaryo akışının hızlı olması ve Venom’un ata dönüşmesi gibi bazı sahnelerdeki kötü görsel efekt kullanılması, eleştirmenlerin hedefi hâline gelse de, bu durum beni de rahatsız etmesine rağmen filmden genel olarak keyif almamı engellemedi. Özellikle gişede hüsrana uğrayan Marvel’ın aynı yıl çıkardığı Madame Web gibi filmler ile kıyaslandığında, Venom: The Last Dance beni daha çok tatmin etti.
Tom Hardy’yi muhtemelen son kez Venom olarak izlediğimiz bu yapımda, onun bu filmde yorgun gözüktüğünü ve oyunculuk anlamında sınıfta kaldığını söyleyen eleştirel yorumlara da yok değil. Sony ve Marvel’ın ilerleyen yıllarda Venom’u yeni filmlerde kullanıp kullanmayacağı merak konusu olurken , hızlı ilerleyen olay örgüsü ve bazı sahnelerdeki kötü görsel efektler dışında, bu film Venom serisinin hakkını vererek izleyicilere tam anlamıyla bir final sunuyor.
Kaynakça
Öne çıkan görsel: IMDb
“Venom.” KenKen Reviews, 10 Oct. 2024, web. Erişim tarihi: 23 Mart 2025
Venom The Last Dance (2024) IMDb
Emeğinize sağlık çok keyifli ve bilgilendirici bir yazı olmuş devamını merakla bekliyor olacağım🙏
Teşekkür ederim. Beğendiyseniz ne mutlu bana 🙂