Rönesans döneminin en parlak isimlerinden Sandro Botticelli’nin ilgi çekici eserleri arasında yer tutan, duvar üzerine yapılan Venüs ve Üç Güzeller freski, insan doğasına vurgu yapan tasvir ve ele aldığı üç güzeller alegorisi ile yaşamımıza ayna tutuyor. Biz sanatseverler, kompozisyonu ve anlatılmak isteneni üç güzeller alegorisi üzerinden ele alıyor, sanatçı Sandro Botticelli ile kısa bir yolculuğa çıkıyoruz!
Rönesans Dönemi Ressamı Sandro Botticelli

1445 yılında İtalya’nın Floransa kentinde dünyaya gözlerini açan Botticelli, gelecekte yüzyıllar boyu isminin yankılanacağından habersizdi. İtalyan ressam Botticelli, asıl adı Alessandro di Mariano di Vanni Filipepi, Rönesans dönemi İtalyan sanatının en büyük temsilcilerindendi. Botticelli’nin Floransa’sında birçok sanatsal faaliyet baş göstermeye başladı. Dönemin kültürel canlılığı, sanatsal anlamda birçok yetenekli insanın keşfedilmesini sağladı. Botticelli’nin ailesi, alt sınıftan gelmesine rağmen sanattaki gelişmeler sayesinde yeteneklerinin farkına varan ailelerden biriydi. Ayrıca abisi Antonio Botticelli’nin resim çalışmalarına tanıklık etmesi onun sanat kariyerine başlamasını sağlayan etkenlerden biriydi.
Sanat dünyasına ilk adımlarında Floransa’nın önde gelen ressamlarından Fra Flippp Lippi’nin yanında çalışması Botticelli’nin sanatsal bakış açısının oluşmasını sağladı. Sıradan bir bakış açısı yerine birçok fikir ve düşünceyi benimseyerek zengin tasvirler ortaya koyan Boticelli, 1470’lerde sanatının büyümesi ile dini ve mitolojik hikayeleri de eserlerinde barındırmaya başladı. Her bir eserinde farklı anlam arayışları içerisinde olduğumuz, fikir süzgecinden yoğunlukla geçtiğimiz Boticelli’nin eserleri birçok duyguyu ve sayısız düşünceyi yoğun tasvir yeteneği ile sanatseverlerine aşılamaya devam ediyor. Ünlü sanatçının tanınmasına etki eden Rönesan’ın özelliklerinden olan idealizm, simetri ve perspektif kullanımı eserlerinde en sık görülen düşünce ve tekniklerdir. Boticelli’nin dini ve mitolojik tasvirlerinin yanı sıra alegorik tasvirlerinin işlendiği eserlerine her baktığımızda büyük bir sanat doyumuna ulaştığımıza eminim. Venüs’ün Doğuşu (The Birth of the Venüs) ve Primavera (Sonbahar), Botticelli’nin en ünlü eserleri arasında yerini korumaktadır.
Rönesans (Klasisizm) Sanat Akımı

1400 ve 1600 yılları arasını kapsayan Rönesans döneminde coğrafi keşifler ile başlayan ve matbaanın icadıyla birlikte dogmatik düşünceden kurtulup yeni bir dünya görüşünün oluşmaya başlamasıyla klasisizm sanat akımının özelliklerini taşıyan eserler birçok önde gelen Rönesans sanatçıları tarafından ortaya konulur. Resimde ve heykelcilikte ön plana çıkan Rönesans bir diğer ismiyle klasizm etkisindeki eserler, konularını yoğunlukta din ve mitolojiden alır. Yeniden doğuşu simgeleyen Rönesans, sadeliğe ve ölçüye dikkat ederek özellikle zerafeti ön plana çıkaran eserlerle renk ve duygu geçişleri sağlayıp eskiye dair öykünmeyi ve onu var etmeyi güder. Geçmişten günümüze sanat akımları içinde önemli bir yer tutan Rönesans sanat akımı, Botticelli’nin de kariyerini etkileyen zengin bir tüccar olan Medici sayesinde İtalya’nın Floransa kentinde sanat alanında büyük bir aydınlanmadır. Rönesans döneminde kullanılan sfumato (yumuşak etki yaratma), ön kısaltma (belli bir açıyla duran bir nesneyi tasvir etme), chiaroscuro (aydınlatma) teknikleri birçok ünlü Rönesans sanatçısının kullandığı teknikler arasındadır.
Venüs ve Üç Güzeller Kompozisyonu
Botticelli’nin eserlerini hafıza süzgecimizden geçirdiğimizde kullandığı renkler ve tasvirleriyle eserlerin verdiği anlam ve mesajları somutlaştırarak sanatseverleriyle buluşturuyor. Duvar üzerine işlenmiş Botticelli’nin tablo dışında ele aldığı eserlerinden Venüs ve Üç Güzeller fresk çalışması, hem çalışma yüzeyi bakımından hem de tablo içerisinde kompozisyonu derin bir şekilde etkileyen kadın figürleri ile günümüzde yankı uyandırmaya devam ediyor.
Kompozisyonun görünümü soluk renk kullanılarak ve duvar üzerine yapılmasının etkisiyle zamanla Botticelli’nin bu freski rengini kaybetmeyi ve kompozisyonun kenar kesimlerinde bir soluklaşma meydana getiriyor. Paris’te bulunan piramit şeklindeki dünyanın en büyük sanat müzesi olan Louvre Müzesi’nde sergilenen Venüs ve Üç Güzeller freskinin kompozisyonuna yakından bakalım!

Tuval üzerine monte edilmiş, duvar üzerine yapılmış bu resim birçok parçaya ayrılıyor. Kompozisyonun tam ortasından çizilmiş, duvar parçalarını birbirinden ayıran bu çizgi sanki resmi ortadan ikiye bölüyor. Kompozisyonun en solundan başlayacak olursak yeşil elbiseli güzelin vücudunun yarısına denk düşen, kompozisyonun sol kenarının yarısını kaplayacak biçimde bir nesnenin var olduğu düşüncesinin belirmesini sağlayan bir çeşme bulunuyor. Hemen sağında ise birbirlerini müthiş bir sırayla takip eden dört güzel karşımıza çıkıyor. İlki yeşil ve leylak rengi, ikincisi beyaz, üçüncüsü turuncuya çalan elbiseleriyle ve başları salınır bir vaziyette kompozisyona hareketlilik katıyor. Kırmızı elbisesiyle ve muhteşem kolyesiyle ön plana çıkan beşinci güzel, diğer güzellerden uzak bir şekilde resimde bünyesini koruyor. Birbiri ardına dizilmiş güzellerin; kırmızı elbisesiyle ihtişamını koruyan güzele karşı takındıkları tavır, her bakışta sanatseverleri büyülemeye devam ediyor.
Kompozisyonun tam ortasında dört güzelden birinin kırmızı elbiseli güzelin eline doğru zarifçe bir şey koyduğunu görüyoruz. Ben kompozisyondaki bu detayı gördüğümde ihtişamlı güzele verilen hediyenin ne olduğu konusunda büyük bir merak içerisindeydim. Aslında bu merak sanıyorum ki hiç son bulmayacak. Güzeller arasında verilen hediyenin ne olduğu maalesef ki büyük merak konusu. Kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte hediye edilen şeyin zaman unsurundan ötürü aşınıp görüntüsünü kaybettiği de tartışmalar arasında. Fakat şu çok açıktır ki verilen hediye ne olursa olsun sanki insanın doğasına değinmiş ve büyük bir insani görevi anımsatıyor. Kompozisyonun en solunda ise ön planda sarı saçlı ve hafifçe gülümseyen bir çocuk profili gözümüze çarpıyor.
Botticelli ve Üç Güzeller Alegorisi

Biz sanatseverler tabloların detaylarına yakından bakmayı ve doğru veya yanlış şeklinde değerlendirmekten ziyade kendimizce birçok spekülasyon yaratmayı tercih ederiz. Detayların yorumlanması ve figürleri analiz etme itibariyle Botticelli’nin Venüs ve Üç Güzeller freskinde odaklanacağımız birçok nokta bulunuyor. Sanatçının Primavera (Sonbahar) tablosunda da yakından incelediğimiz üç güzeller alegorisi; güzellik, cazibe, yaratıcılık, doğa ve doğurganlık gibi kavramları simgeler. Şimdi ise Venüs ve Üç Güzeller freskinde kompozisyonun ortasına doğru birbirini takip eden Üç Güzeller alegorisini yakından inceliyoruz.
Freskte gördüğümüz güzellerden birinin kırmızı elbiseli diğer bir güzele yani Roma mitolojisinde aşkın ve güzelliğin tanrıçası olan Venüs‘e bir hediye verdiğini görüyoruz. Birçok spekülasyon olmasına karşın verilen hediyenin aslında ne olduğu pek de önemli değil. Önemli olan ve aslında Botticelli’nin bu freskte vurgulamak istediği en önemli nokta insanın doğasıdır. İnsan doğası gereği ister istemez çevresiyle alışveriş içerisinde olur. Yardımlaşma, hoşgörü ve en önemlisi almayı bilmek ve vermeyi bilmektir. Peki, kompozisyonun solunda görkemli bir şekilde bünyesini koruyan bu güzele verilen hediye dört güzel tarafından verilmesine rağmen neden Botticelli ‘Üç Güzeller’ olarak ele alıyor? Botticelli, Üç Güzeller alegorisiyle sanatseverlerine hangi mesajı vermek istiyor? gibi sorular aklımıza geliyor.
Kompozisyonun en detaylı incelemesini yaptığımız Üç Güzeller ve tavırları, gerçek hayatta insanların birbirlerine yaklaşımlarını, önemli değerleri ifade ediyor. Botticelli, Üç Güzeller alegorisi ile insanların birbirlerine karşı tutumlarını, misafirperverlikleri yani insanı insan yapan en önemli üç aşamayı temsil ediyor. İlki vermeyi bilmek, ikincisi verilen bir şeyi almayı bilmek ve son olarak bir şey verildiğinde ona karşılık bir şey vermeyi bilmektir. Bu önemli aşamalar arasında o olmazsa diğerlerinin bir değerinin kalmayacağı aşama ikinci aşamadır. İnsan, karşısındakinden aldığı bir şeyin kıymetini bilmelidir. Eğer bu olmazsa aldığının da verdiğinin de bir önemi kalmayacaktır. Resmin merkezindeki hediyenin ne olduğunu bilememek beni rahatsız etmişti. Fakat Botticelli’nin aslında hediyenin ne olduğunun bir önemi olmadığının asıl önemli olan şeyin insanların birbirine karşı tutumları olduğunu ifade ediyor. Üç Güzeller, gerçek hayatta var olmayan bahsettiğimiz üzere Boticelli’nin eserlerinde mesaj vermek amacıyla yer verdiği alegorilerdir.
Rönesans dönemi sanatçısı Sandro Botticelli’nin Üç Güzeller alegorisi ile insanlara iletmek istediği önemli insani davranışlara tanıklık ettik. Biz sanatseverler sanat eserlerine yakından bakmayı, onlara en ince ayrıntısına kadar ele almayı çok severiz. Venüs ve Üç Güzeller freskinde incelediğimiz gibi insan hayatına dokunan ve hatta hayatın içinde bir dönüm noktası yaratan eserler unutamayacağımız ve unutmaya cesaret edemeyeceğimiz değerlerin yansımasıdır.
Kaynakça
“Sandro Botticelli”. World History Encyclopedia. Web. 11.09.2024
“Bahar Alegorisi-Allegory of Spring- Botticelli”. Sanata Başla. Web. 11.09.2024
“Rönesans Nedir? Sanat Anlayışı, Özellikleri ve Akımın Öncüleri”. Ekovitrin. Web. 11.09.2024
Schlesser, Thomas. Mona’nın Gözleri. Çeviren Işıtan Tual Şekercigil, Timaş Yayınları, 2024