Yağmurlu Bir Paris Caddesi’nde Gezinti: Paris Street, Rainy Day İnceleme

Editör:
Esra Şahin
spot_img

Geleneksel sanata karşı çıkan, dönemin aykırı ressamlarından Gustave Caillebotte’nin ünlü eseri Paris Caddesi, Yağmurlu Bir Gün (Paris Street, Rainy Day) tablosunu sanatçının hayatı, etkilendiği akımlar ve kullandığı teknikler üzerinden incelerken Paris sokaklarında sanat ve tarih dolu bir gezintiye çıkalım.

Gustave Caillebotte Kimdir?

Gustave Caillebotte Otoportre 1892 Orsay Müzesi

Caillebotte dönemin alışılagelmiş resim geleneklerine karşı çıkan ve kendi dünyasını yaratan sanatçı. 19 Ağustos 1848 yılında Fransa’da dünyaya geldi. Üst sınıf bir aileye mensup olan sanatçı anne ve babasının da desteklemesiyle yaz aylarında nehir kenarında ilk kez resim yapmaya başladı. Resim eğitimi almasının yanında hukuk eğitimini de tamamlayan Caillebotte, Fransa-Prusya savaşında da görev aldı. Savaş sonrası çok sevdiği sanatına geri döndü ve günümüze kadar ulaşacak eserlerini yapmaya başladı. Caillebotte’nin sanata olan aşkının akademik ressam Leon Bonnat’ın katkısı büyüktür. Sanatçı, Leon Bonnat’ın atölyesini ziyaret ederek eserleri incelemiş ve tekniklerini kısa sürede geliştirmiştir. 

1874 yılında açılan ilk izlenimcilik sergisinde eserleri yer almamasına rağmen sergiye katıldı. Caillebotte’nin tarzı her ne kadar realizm akımına yakın olsa da empresyonizmi de daha etkili bir şekilde kullanmıştır. Resimlerinde dönemin teatrallik geleneğini yıkmaya çalıştı ve kendine has bir üslup geliştirdi. Bazen zengin renkli tablolar çizdi bazen de pastel renkler kullandı. Ressam, o dönemde empresyonizm akımı ışığında üretilen diğer eserleri de satın alarak sanatçı arkadaşlarına desteğini göstermiştir. 1890’larda tuvalde resim yapmayı bırakmasının ardından sanat kariyeri iyice ilerleyen Caillebotte, akciğerlerinde toplanan kan yüzünden çok genç bir yaşta, 45 yaşında, vefat etti.

Caillebotte’nin Etkilendiği Akımlar

Geleneksel sanat çevreyi ve insanları oldukça yapay koşullarda betimler. Bunun en büyük sebebi hiç şüphesiz sanatçıların atölyelerden çıkmayışı ve resimlerini pencereden giren ışıkla resmetmeleridir. Empresyonizm akımı buna bir nevi başkaldırıdır. Geleneksel sanattan uzaklaşan tabloları sanat çevreleri kabul etmese de değişim kaçınılmaz olmuştur. O dönemde jüri tarafından sergilere alınmayan tablolar Reddedilenler Salonunda sergilenmiştir. Akımda sanatçılar kendilerini daha özgür ifade etmiş ve izleyiciyle duygusal bir bağ kurmaya çalışmıştır. Empresyonizm’de sanatçılar ışık ile resim yaparlar. Dış dünyaya ait olanları ışıkla ve renklerle anlatırlar. Onlar için en önemli kaynak ise güneştir. Işığın bu kadar etkin kullanılmasının en önemli sebebi ise sanatçıların artık atölye dışında resim yapmalarıdır.

Caillebotte’nin etkilendiği bir diğer akım ise Realizm’dir. Aslında realizm, klasisizm ve romantizm‘e karşı çıkan bir akımdır. Doğayı, insanları, o dönemin halkını ve toplumun yaşayış biçimini direkt esere aktaran realizm anlayışında renkler, ışıklar olduğu gibi yansıtılmaya çalışılır. Geleneksel sanatı reddeden akım, dönemin sanatçılarını dini konuları, saygın insanları, saray yaşantısını anlatmaktan kurtarmış ve doğayı olduğu gibi yansıtmalarına ortam hazırlamıştır.

Paris Street, Rainy Day İnceleme

Paris, birçok modern sanatın temellerinin atıldığı, sanat faaliyetlerinin en yoğun olduğu yerlerden biridir. Çoğu önemli ressamı kalbinde barındıran kent, adeta bir esin kaynağı olmuştur. 19. yüzyılda Haussmann, şehrin mimarı yapısını yeniden düzenler ve Paris bugünkü halini alır. Pasajlar, fuarlar ve caddelerle modern bir kent görüntüsü yakalamaya çalışır. Işığı tavandan ve yanlardan alan geniş kapsamlı mağazaların olduğu ticari mekanlar inşa edilir. Mimaride bile ışık oyunlarının kullanıldığı bir yerde sanatçıların bundan etkilenip, ilham alması kaçınılmaz olmuştur.

Dönemin Paris’ini en yalın şekilde anlatan Caillebotte’nin tablosunda sanatçının kendi evine de yakın olan Place De Dublin Caddesi’ni onun yorumlamasıyla görüyoruz. Sanatçı, gündelik hayattan hiç yabancı olmadığımız bir kesit sunarak bizi de tablonun bir parçası haline getiriyor ve biz adeta 19. yüzyıl Paris’ine ışınlanıp, o sokakta insanların arasında yürüyoruz. Tabloda ilk olarak göze çarpan detaylar ışık kullanımı ve renkler. Gri tonlarında kullanılan renklerden dolayı tahminen hava kapalı ve yağmurlu. Kişilerin koyu tonlarda kıyafet giymeleri ve şemsiye taşımaları hava durumu hakkında yalın bir bilgi vermekte. 

Resimdeki yeşil sokak lambası en önemli nesnelerden biridir çünkü eseri adeta ikiye bölmüştür. Sokak lambasının sağ tarafına baktığımızda merdiven taşıyan bir işçinin olduğunu görüyoruz. Sanatçı, her kesimden insanın olduğu, sınıf farkını ortadan kaldırdığı modern kent yaşamından enstantaneler sunuyor bizlere.

Lambanın sol tarafında ise yerde su birikintileri göze çarpıyor. Birikintilerden havanın uzun bir süredir yağışlı olduğu bilgisini ediniyoruz. Sanatçı kullandığı tekniklerle bütün ayrıntıları bize aktarmış, tabloyu adeta bir roman gibi okumamıza olanak sağlamıştır. Ayrıca kullanılan keskin çizgiler ve fırça darbeleri empresyonizm akımından oldukça uzaktır.

Sokakta yürüyen insanların farklı yönlere gitmesi, hepsinin arasında belirli bir mesafe olması, insanların modern yaşamın getirisi olan yalnızlık duygusuna sürüklendiğini ve kişisel alanın ön plana çıktığını vurgular nitelikte. Kişilerin birbirleriyle ilgisinin olmaması ve arkada şemsiye tutan adamın başı öne eğik yürümesi bizi de yalnız hissettiriyor. 

En önde bulunan çifte baktığımızda ise sanatçı yine keskin çizgiler kullanmış. Figürler gayet kusursuz ve net. Empresyonizm akımından etkilenen Caillebotte, bu akımın getirisi olan yumuşak geçişlerin aksine keskin bir kullanım tercih etmiş. Bu da tabloya ciddiyet ve net bir görünüm katmıştır. 

Resimde perspektifi etkili bir şekilde kullanan Caillebotte, Haussmann’ın şehir düzenlemesine de atıfta bulunmuştur. Tablodaki binaların modern görüntüsü, caddenin düzenli ve temiz hali değişen Paris’in en büyük kanıtıdır. Haussmann ara sokak benzeri caddeleri geniş caddelere dönüştürdü, kaldırımlar inşa etti. Resimdeki binalardan anlayacağınız üzere cephelerde de yeniliğe gidilmiştir. 

Arkadaki binanın daralan görüntüsü, figürlerin ideal boyutları perspektif kullanımının başarılı bir örneğidir. İzleyenleri tablonun içine hapsetmek ve derinlik hissini vermek için binanın ve yolların gittikçe küçülmesi, renklerin soluk hale gelmesi bile tabloyu adeta başyapıt haline getiriyor. Resmedilen binanın günümüzdeki görüntüsünü ise aşağıda görmeniz mümkün.

Place De Dublinin günümüzdeki hali flickrcom

Genel olarak baktığımızda Gustave Caillebotte fotoğrafçı olmasının avantajlarını da kullanarak kendi dönemi içinde farklılıklar yaratmıştır. Yüksek sınıfa mensup bir aileden gelen sanatçı bu sayede radikal yenilikleri korkusuzca kullanmıştır. Sanatçı arkadaşlarının tablolarını alarak oluşturduğu koleksiyonu ölümünden sonra Orsay Müzesi’ne bırakılmıştır. Paris Street, Rainy Day eseri ise günümüzde Chicago Sanat Enstitüsü’nde sergilenmektedir.  

Kaynak

  1. Gustave Caillebotte’nin Paris Street, Rainy Day Eseri
  2. Realizm
  3. Empresyonizm
  4. Gustave Caillebotte’nin Hayatı
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.