“Yollarda kalan gözlerimin nûrunu yordum,
Kimdir o, nasıldır diye rüzgârlara sordum,
Hulyâmı tutan bir büyü var onda diyordum,
Gördüm: Dişi bir parsın elâ gözleri vardı…”
Celile Hanım’ın Yaşamından Kesitler
Celile Hanım bir dediği iki edilmeyen, dadılarla büyütülen bir kızdır. Evde özel eğitimle yetiştirilmiştir. Fransızcayı ve piyano çalmayı öğrenmiş, babası Enver Paşa’nın saraydaki yaverlik döneminde saray ressamı Fausto Zonaro’dan ders almış bir ressamdır. Önemli şairlerimizden olan oğlu Nazım Hikmet’in de edebiyat ve resme olan ilgisini beslemiştir. Peçe takmayı kabul etmeyen, erkekli kadınlı toplantılara katılan Celile Hanım, zamanının ötesinde bir kadındır. Güzelliği ile tüm İstanbul’un dilinde olan Celile Hanım, cemiyetin en çok konuşulan kadınlarındandır.
Celile 1900’lerin başında, Hikmet Bey ile evlenir. Nazım ve Samiye adında iki çocukları olur.
Celile İstanbul’da çocuklarını büyütüp yetiştirirken, bu aşkın diğer kahramanı Yahya Kemal de Paris’tedir.
Yahya Kemal’in Yaşamından Kesitler
Yahya Kemal tek kelime Fransızca bilmeden Paris’e gitmeye karar vermiştir. Gemiye binerek Selanik limanından oraya doğru yol almıştır. Henüz 16 yaşında ülkesinde yaşanan sıkıntılarından kaçmak için gittiği Paris’ten, 28 yaşında şiirde Türk kimliğine ulaşmayı şiar edinmiş biri olarak “Sade bir semtini sevmek bile bir ömre bedel…” dediği İstanbul’una döner.
İlk Karşılaşma
Geçimsizlik nedeniyle Hikmet Bey’le ayrı olan Celile Hanım bir gün bir resim sergisine katılır. Celile Hanım, ünlü yazar Yakup Kadri Karaosmanoğlu tarafından o resim sergisinde şair Yahya Kemal ile tanıştırılır. Her ikisi de birbirlerini çok beğenirler.
Ve Bir Aşk Başlar…
Yahya Kemal, Heybeliada’da ki Bahriye Mektebi’nde edebiyat dersleri vermektedir. Celile Hanım’ın oğlu Nazım Hikmet de Bahriye Mektebi’nde öğrenim görmekteydi. Bir gün Yahya Kemal’e bir not gelir. Öğrencisi Nazım’ın annesi, kendisinden oğluna özel şiir dersleri vermesini rica etmektedir. Bu teklif Yahya Kemal’in hoşuna gider ve genç Nazım’ın şiir hocası olarak onların evine gidip gelmeye başlar.
Nazım Hikmet’e şiir dersleri veren Yahya Kemal, Celile Hanım’la da yakınlaşır. Derslerden arta kalan zamanlarda Celile Hanım’la sanat ve edebiyatla başlayan uzun sohbetler ederler. Tutkuyla, kıskançlıkla, acılarla dolu bir aşk hikayesi başlamış olur. Bu büyük aşkın hisleriyle Yahya Kemal, çoğunlukla “Ela Gözlü Pars” diye de bilinen “Telâkki” isimli şiirini yazar.
Büyük Aşkın İlk Sınavı
Bahriye Mektebi, içine Nazım Hikmet’i de alan bir dedikoduyla çalkalanır. Dedikodular Yahya Kemal ve öğrencisi Nazım’ın annesi Celile Hanım’ın arasında olanlarla ilgilidir. Yahya Kemal dedikodular durulsun diye bir süre işe gitmez. Okula döndüğünde ise pek bir şeyin değişmediğini fark eder. Okulun haşarı öğrencilerinden Necip Fazıl Kısakürek o kapıdan içeri girer girmez ayağa kalkar, “Hocam kibrit suyu içerek intihara kalkıştığınızı duyduk… Sınıfın bu durumdan duyduğu derin üzüntüyü size söylemek isterim…” diyerek hocasının aşk acısı çektiğini alaycı bir şekilde dile getirir. Bunların sonucunda Yahya Kemal Celile Hanım ile olan ilişkisini sorgulamaya başlar.
Nazım Hikmet’in Tepkisi
Yine bir gün Yahya Kemal özel ders için Nazım’ın evine gider. O gün Nazım, hocası Yahya Kemal ile annesinin yakınlığını görür. Hiçbir şey demeden çekip giderken, hocasının ceketinin cebine bir not bırakır. Yahya Kemal daha sonra cebindeki bu notu bulur. Notta tek bir cümle yazıyordur, “Muallimim olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremeyeceksiniz.!’’ Yahya Kemal ve Celile Hanım’ın aşkı heyecanından o güne kadar hiçbir şey kaybetmez. Ancak bu notun üzerine ünlü şair tedirgin olur ve bir süre Celile Hanım’ın evine gitmez. Genç Nazım’la karşılaşmaktan çekinir. Celile Hanım ise bu arada Yahya Kemal için kocasından boşanır ve dedikoduları iyice haklı çıkarır hale getirir.
Celile Hanım evlilik teklifi beklerken, Yahya Kemal dostu Yakup Kadri’ye, “Evlenmeden bu kadar dile gelmiş biriyle ben nasıl evlenirim?” diyordu.
Üst üste gelen pek çok olaydan sonra Yahya Kemal çokça sevdiği, dişi bir parsın ela gözlerine sahip olan Celile Hanım’la yollarını ayırma kararı alır. Ona upuzun bir veda mektubu yazar. Bu vedanın ardından Celile Hanım beklemediği bu ayrılığın acısıyla İstanbul’da kalmak istemez. Celile Hanım İstanbul’dan giderken Yahya Kemal hayatındaki en büyük aşkının Ada’dan gemiyle uzaklaşması esnasında çaresizliğini, üzüntüsünü kâğıda döker ve “Sessiz Gemi” şiirini yazar.
Ela Gözlü Pars’ı Son Görüş
Yıllar sonra Celile Hanım’ın oğlu Nazım Hikmet artık tanınmış bir şairdir ve düşünceleri, siyasi görüşleri nedeniyle tutuklanmıştır. Celile Hanım, milletvekili Yahya Kemal’e oğlu için bir mektup yazar. Ama mektubuna Yahya Kemal geri dönmez.
Birkaç yıl sonra Celile Hanım, hapiste olan oğlu için Galata Köprüsü‘nde açlık grevine başlar. Önünden Yahya Kemal geçer, Celile Hanım gözleri göremediği için onu görmez. Yahya Kemal onu görür ama yanına gitmez. Belki görmemezlikten gelir bu yüzden yanına gitmez belki de yanına gitmeye cesareti yoktur.
1956 yılında Celile Hanım hayata gözlerini kapatır, Yahya Kemal ise iki yıl sonra…
Aslında Sevdiği Kadını Hiç Unutmaz
Yahya Kemal öldükten sonra, onun notları arasından bir zarf çıkar. Zarfın içerisinde kurumuş iki yaprak ve bir kağıt vardır. Zarfta şöyle yazar:
“Bu zarfın içindeki hatıra, 19 Ağustos 1930’da Sirkeci garında gece saat 10’da veda ettiğim aziz bir kadının göğsündeki çiçektendir. Koparıp verdiği bu iki yaprağı daima muhafaza edeceğim…”
Kaynakça:
“Celile Hanım ile Hikmet Bey”. Nazım’ın Hikayesi. Web. 29.11.2022.
Özaydın, Elif. “Yahya Kemal’in Sessiz Gemi Adlı Şiirinin Acıklı Hikayesi ve Celile Hanım” İzdiham. Web. 29.11.2022.
Fotoğraflar:
https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/yahya-kemal-beyatlinin-abdal-adli-siiri-gun-yuzune-cikti/2351470
https://arts.ozyegin.edu.tr/tr/artist/celile-hikmet
https://www.gazetekadikoy.com.tr/yazi-dizisi/tarih-yazan-kadinlar-19
https://rayhaber.com/2020/07/yahya-kemal-beyatli-kimdir/yahya-kemal-beyatli