“Çoğunlukla karasızımdır ve sık sık onlara danışırım. Başarısız olmaktan ya da hata yapmaktan çok korkarım. Çevremdekilerin tümüne ne düşündüklerini sormadan, önemli bir karar aldığımı hatırlamıyorum”
Kişilik dediğimiz şey insandan insana değişen karakteristik özelliklerdir. Kişilik, bir kimsenin düşünme, hissetme, davranma ve insanlarla iletişim ve ilişki kurma özelliklerini sergilediği tutum ve davranışlardır. İnsanın karakteristik özeliklerinin oluşumunda doğuştan, gen ile gelen özellikler olduğu gibi aynı zamanda yaşadığı ortam, yetişme tarzı gibi çevresel faktör olarak adlandırdığımız durumlar da etkilidir. Kişilik, kişinin doğumundan sonra çevresi ile kurduğu iletişimler, etkileşimler ve bu etkileşimler sonucu yaşadıkları ile şekillenir. Neticesi itibariyle kimi insanlar bir takım “kişilik örgütü” dediğimiz özelliklere sahip olurlar. Bu kişilik bozukluklarından bir tanesi de “bağımlı kişilik örgütü” olarak adlandırılır.
“Yalnızlık, kötü bir beraberliktir”- Ambrose Bierce
Freud’a göre bağımlı kişilikler, yaşamın önemli alanlarında sorumluluk almayan, ihtiyaçları diğerlerine bağımlı, yalnız kaldıklarında rahatsız olan kişilerdir. Özgüven sorununu kendi içlerinde doruklarda yaşarlar. Teyit almadan neredeyse adım dahi atamazlar. Bu kişilik Freud tarafından oral-bağımlı kişilik olarak tanımlanmıştır. Bağımlı kişilikleri detaylı olarak inceleyecek olursak:
Başkaları Tarafından Desteklenme ve Rahatlama İhtiyacı
- Başkasının onayı olmadan karar almaktan çekinirler.
- Kendisi için önemli olan kararları almayı bir başkasına bırakırlar.
- Bir projeyi başlatmakta zorlanır, daha çok gelişmeleri izlemeyi yeğlerler.
- Yalnız kalmayı, yalnız iş yapmayı sevmezler.
İlişkilerinin Bozulması Endişesi
- Kimseyi gücendirmemek için hep evet derler.
- Söylediği kabul edilmez ya da eleştirilirse, oldukça etkilenir ve kaygılanırlar.
- Başkalarına şirin görünmek için beklentisi az olan işleri kabul ederler.
- Ayrılmalardan olumsuz yönde etkilenirler.
Bağımlı kişilikler yukarıda izah edilen özellikleri neticesinde üç evreden geçen ilişkiler, arkadaşlıklar kurarlar:
- Asılma evresi: Kabul edileceğini doğrulatmak için çaba gösterir.
- Bağımlılık evresi: Grup ya da kişinin, kararlar almasını ya da onaylamasını sağlayarak, onlara çok güvenir. Bu evrede olan en önemli şey “denge” durumudur.
- Kırılganlık evresi: Bu evrede başkalarına olan bağımlılıklarını farkına varır ve her ne kadar hoşnut olmasa bile bu ilişkinin kopmasından ya da soğumasından endişe duyar.
Tüm bunların yanında aklımızda bağımlı kişilikler nasıl idare edilir sorusu canlanıyor: Bağımlı kişilik özelliğine sahip birisinin hayatımızda bulunmasını istiyorsak; arkadaşlık veya ilişkinin devam etmesi için tabir yerindeyse karşı tarafa düşen belli başlı “idare etme” görevleri gündeme gelmektedir. İki başlık halinde bu arkadaşlık veya duygusal ilişkide dikkat edilmesi gereken hususları şu şekilde açıklayabiliriz:
YAPMAMIZ GEREKENLER:
- Başarılarından çok girişimlerini destekleyerek, başarısızlıklarının önemsenmemesi konusunda kendisine yardım etmek.
- Şayet bir tavsiye isterse, cevap vermeden önce onun kişisel düşüncesini öğrenmek.
- Kendisine zaaf ve kararsızlıklarını anlatarak, öğüt ve yardım istemek.
- Etkinliklerini ve etkinliğini arttırma konusunda teşvik etmek.
- Onsuz da bir şeyler yapabileceğinizi ve aslında bu durumun “terk etmek” olmadığını izah etmek.
YAPMAMANIZ GEREKENLER:
- Acil olarak diretse dahi onun yerine karar almamaya dikkat gösterin ve darda kaldığı her durumda yardımına koşmayın.
- Başarısız olsalar bile girişimlerini eleştirmemeye özen gösterin.
- Kendi başına yapmasını öğrenmesi için onu tümüyle terk etmeyin.
- “Ayak işlerini” yaparak, ya da size hediyeler sunarak bağımlılığı satın almasına izin vermeyin.
- Onun sürekli olarak “gölgenizde” yaşamasını kabul etmeyin.
Tüm bu hususlar dikkate alındığında aslında bağımlı kişiliklerle sağlıklı bir iletişim, sağlıklı bir ilişki yürütülebilir. Bağımlı kişilik özelliğine sahip kişililer kolayca manipüle olurlar ve itaatkârlıkları ile bir yerde anılır, öne çıkarlar. Bu sebeple bağımlı kişilikler daha çok çevrelerinde ve “aşk” hayatlarında narsist kişilik bozukluğuna sahip kişileri tercih eder, bulundururlar. Mazoşist yapıya yatkın olmaları da bir yerde bu ilişkilerin varlığında etkendir.
BAĞIMLI KİŞİLER VE NARSİST KİŞİLER ARASINDAKİ İLİŞKİ
“Aslında, hoşuna gitmeyen bir hayatı sürdürmek zorunda kalıyor”
Bağımlı kişilik bozukluğu tanımı ve narsist kişilik bozukluğu ile olan bağlantısı psikanaliz kuramının öncüsü Freud tarafından ortaya konulmuş ve Abraham tarafından ise geliştirilmiştir. Keza daha öncesinde dergimizde yayınlanan Narsisizm: Önce Ben ve Aşk ve Gurur mu Yoksa Gurur ve Önyargı mı? adlı yazılarda narsist kişilik bozukluğuna sahip insanların hayatlarında genellikle “bağımlı kişiliğe sahip” insanları barındırdığını ve ilişkilerinde de genel itibariyle bu özellikte kişileri tercih ettiğinden bahsedildi.
Bağımlı kişilik bozukluğuna sahip kişiler, narsist kişilerin kendilerini tamamladığını düşünürler. Çünkü onlar tarafından yönlendirilir, yönetilir ve de adeta hüküm altına alınırlar. Her ne kadar bu ilişkide kendilerini “mutlu” hissetmeseler de kendi içlerinde olan kriterler tamamlandığı düşüncesinden dolayı adeta kendilerini bu ilişkiden kopartamazlar. Halihazırda en çok zorlandıkları durum da zaten “karar alma” ve “bağımlısı oldukları insanlar ile yollarını ayırma”dır. Oysa bu durumla yüzleştiklerinde aslında yaşamak istedikleri hayattan çok daha farklı, çok daha kötü bir hayat tarzına sahip olduklarını görürler. Lakin tüm bunlara rağmen uzun süreli veyahut en idareli ilişkilerden birisi bu iki tarafın ilişkisi olur. Sebebi ise bağımlı kişinin sürekli olarak sabretmesi, idare etmesi ve ilişkinin sonlanmaması adına özenli davranmasıdır.
Şayet bir kimsenin narsist bir kişi ile ilişkiye başlaması, arkadaş olması hatta sadece bir kahve içmelik sürede bile zaman içerisinde bağımlı ilişkiye dönüşmesi mümkündür. Narsisti anlamak ve yardım etmek niyetiyle çıktığı yolda zaman içerisinde bağımlılığı gelişir ve bu kişiliğe göre evrilir. Aslında bakıldığında bunun birden fazla sebebi olduğu ileri sürülür. Narsistle yasayan birisi, zaman içerisinde farkında olmadan ona karşı bağımlılık geliştirebilir ve çelişkili ilişkisine dışarıdan bakıldığında anlamsızlık, ezilmişlik, acı çeken kişi olarak gözlemlenebilir. Genel olarak bakıldığında da üçüncü kişi tarafından bu ilişkinin neden devam ettiği anlaşılmaz. İlişkinin devam etmesi için bağımlı kişinin söyledikleri dışarıdan bahaneler olarak algılanır ve aslında üçüncü kişiler nezdinde kurtulunması gereken bir ilişkidir.
Aslında bakıldığında ilişkinin devamındaki en büyük sebep narsistin iyi bir insan kullanıcısı olması ve karşısındakini mükemmel denebilecek düzeyde manipüle etmesidir. Bu yöntemlerden sadece birisi bazen ikisini de aynı anda kullanarak kişiyi kendisine bağımlı kılar. Ancak narsist kişilik bozukluğuna sahip insanların tek yöntemleri veya özellikleri bunlar değildir. Dolayısıyla birden fazla ve birbirlerinden farklı kişili özellikleri ile de karşısındaki kişiyi hayatlarında tutabilirler.
Uzmanlara göre kısaca bu yöntemleri sıralayacak olursa:
1. Sevgi
2. Umut
3. Suçluluk Hissi
4. Öz Saygı
5. Korku
6. Bağımlılık
7. İçe Dönük Yasamak
8. Manipülasyon
9. Bunaltmak
Bağımlı kişi bu özellikleri kendisinde iliklerine kadar hisseder ve bu ilişkiyi sonlandıramaz. Acı çeker, üzülür, kırılır ancak kendisince bulduğu en ufak mutluluk sebebi bile ilişkisini bitirmesine engel teşkil eder. Kendisinin yaptığı fedakârlıkları, karşısındakini mutlu etme çabalarını, ilişkinin özveri gösteren tek tarafı olduğunu fark etmeyerek sanki tüm bunları partneri yapmış ve kendisi onsuz var olmamış gibi bağımlılığını sürdürür. Dışarıdan bakıldığında birbirini tamamlayan iki karakter olarak gözükse de ilgi ve sevgiye aç, ilginin ve önceliğin bir yerde kölesi olan bu zıt kutuplar aslında mutlu ve huzurlu değil; yalnızca bağımlı kişi için “zehir” olan bir hayatı yaşatmaktadırlar.
Bu toksik denilen arkadaşlık/ilişki sıfatı ne olursa olsun, buna karşı her ne kadar bilinçli olunsa da bundan “kurtulması” zor, kimi zaman ise bazılarına göre imkansızdır. Bilinçli ilişkiler kurduğumuz hayatlara!
Narsisizm konusunda ilginizi çekebilecek Sosyalleşen Narsizm: İstanbul’un Mahzenlerine Berber Sokmak ve Narcissus’a Yeniden Bakmak: Instagram Üzerine Bir Analiz isimli yazıları da okumanızı öneririz!
Kaynakça:
- Lelord, François & Andre, Christophe (2019). Zor Kişiliklerle Yaşamak, (Çev. Rıfat Madenci). İletişim Yayınları, İstanbul.
- Young, Jeffrey & Klosko & Weishaar (2017). Şema Terapi, (Çev. Tuğrul Veli Soylu). Litera Yayıncılık, İstanbul.
- Cem, Utku (2019). Yelken: Bağımlı ve Narsistin İlişkisi, Yelken Dergi. http://yelkendergi.blogspot.com/2019/03/bagml-ve-narsistin-iliski-dans-1.html