Yalvaç Ural: Çocukların Pelerinsiz Kahramanı

Editör:
Gülefşan Çelebioğlu
spot_img

Özellikle çocuk edebiyatına birçok eser veren ve mizahi üslubuyla insanların kalbini kazanan Yalvaç Ural, memur bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Hayatı boyunca edebiyatın içinde olması ve müziğe olan ilgisiyle bilinen Ural’ın yaşamını ve edebi kişiliğini yakından inceleyelim.

Hayatı

1945 yılında Konya’da dünyaya gelen Yalvaç Ural, memur bir ailenin çocuğu olması nedeniyle sürekli taşınmak zorunda kalmış ve öğrenimini farklı illerde tamamlamıştır. Liseden sonra gazeteciliğe merak duymasıyla bu bölümü kendisine meslek seçen Ural, Milliyet Gazetesi‘nde editör olarak işe başlamıştır. Aynı zamanda büyük bir ilgi beslediği müziğe, edebiyata yönelmeden önce büyük bir ağırlık vermiş ve senelerce ünlü orkestra ve sanatçılarla birlikte çalışmıştır. Sanatçı ruhunu her yaptığı işte ortaya çıkarmıştır Yalvaç Ural.

Yalvaç Ural’ın ailesi, babasının siyasi görüşü yüzünden bir dönem Ural’ın özlemle bahsettiği ve kayak yapmayı ilk öğrendiği yer olan Sarıkamış’tan Konya’ya sürgün edilmiştir. Babası Karapınar’da kalırken ilkokul öğretmeni olan annesi Ereğli’ye atanmış ve çocuklar annenin yanına verilmiştir. Zorlu dönemlerden geçen Ural, her şeye rağmen mücadelesini hayata daha sıkı tutunarak gösterir. Liseye geçtikten sonra zevkleri de şekillenen Ural’ın artık iki tutkusu vardır: Edebiyat ve müzik.

Müzisyenliğe merak saldığı yıllarda gece kulüplerinde vakit geçirmeye başlayan Yalvaç Ural’ın müzik kariyeri, babasının onun geleceğinden kaygılanması ve onu bir fabrikada çalışmaya göndermesiyle askıya alınmıştır. Fabrikada çıkan bir grev sonucu işinden atılan Ural, burada edebi kimliğini keşfeder. Müzik Satan Çocuklar, Bir Gök Dolusu Güvercin ve Kulağımdaki Küçük Çan kitaplarını çalıştığı yıllarda kaleme alır. Ural, hayatının her alanında kazandığı tecrübeler sayesinde neyin peşinde koşmak istediğinin kararını verebilen özgür bir birey olmuştur.

Gazeteci Kimliği ve Yayıncılığa Olan Sevdasıyla Ural

Her ne kadar gazetecilik yapsa da yayıncılığa da büyük bir ilgi duyan Ural, meslek hayatı boyunca çocuk edebiyatını farklı bir kefeye koymuştur. Gazeteci kimliğiyle mizah ve magazin sayfalarında yazarken diğer yandan çocuk dergileri yayımlar. Yeniliğe açık olan gazeteci, çocuk edebiyatına yönelik gelişimleri Türk edebiyatına katan değerli bir isimdir. Eserleri sadece yurtiçi değil yurtdışında da büyük ilgi gören Yalvaç Ural’ın birçok eseri farklı dillerde yayımlanmıştır. Bu eserlerin dünya çapında da belli bir etki oluşturmasıyla çalışmaları fark edilen Ural, pek çok ödül almıştır.

En önemli ödüllerinden bazıları;

2. Uluslararası Çocuk Kitapları Fuarı birincilik ödülü, Milliyet Sanat Dergisi Oyun Ödülü, Polonya Gülümseme Nişanı, TÖMER Yılın En İyi 10 yazarı ödülü, 1987 TRT Yılın En İyi Çocuk Yazarı ödülü.

Anılarından Esinlenerek Yazdığı Eserler

Bir memur çocuğu olan Ural, verdiği röportajlarda da çok kez taşındığını belirtmiştir. Farklı illerde farklı insanlarla başladığı hayata adapte olma sürecindeki yaşadığı anılar, eserlerini yazarken ona ilham kaynağı olmuştur. “Korkulu Bir Gün” eserini, Karapınar’a ilk taşındığı zamanlarda yaşıtı çocuklarla yüzmeye gittiği derede onlarla arkadaş olabilmek için sülüklü derede yüzmek zorunda kaldığı anısından esinlenerek yazmıştır.

Lise yıllarında psikoloji öğretmeninin verdiği ödevler ve sosyal çevresi sayesinde psikoloji ve felsefeye ilgi duymaya başlamıştır. Tam o dönemlerde yazın hayatına başlamadan önce nelere önem vermesi gerektiğini görmüş olan yazar, yazdığı eserlerde realist bir yaklaşım sergiler. Çünkü elde ettiği kazanımlar ona toplumla bütünleşmenin önemli olduğunu ve topluma hitap edebileceği bir dilde yazdığında sempati kazanacağını öğretmiştir.

Ural’ın hayatında iz bırakan şeylerden biri de babasının makam aracı olarak kullandığı motosikletidir. Yazdığı bütün kitaplarda o motosiklete olan özlemini dile getirir. Bu motosikletin hayatında bu kadar büyük bir yer kaplamasının nedeni ise aracı aile motosikleti olarak kullanmalarıdır. Çocukluğunun yaşayan kanıtı olarak görür bu makam aracını…

Heveslerinin Ardından İlerleme Yolculuğu

Şiir yazmaya başladığı ilk zamanlarda şiirlerine ilgi görülmediğini belirtmesi herkesin yaşadığı zor dönemlerden onun da geçtiğinin kanıtıdır. Yaratmak istediği etkiyi göremediği ilk yıllarda kendisini müziğe verir ancak bu bekleyişin başarılı sonucunu bir şiirinin Metin Eloğlu tarafından resmedilmesiyle görür.

Yazın hayatına başladığı dönemde edebiyatta yoğun bir eleştiri kültürü olmasının onun açısından başarısını arttırmakta tampon görevi gördüğünü söyleyerek yazdığı her eseri yorumlarına güvendiği ustalarına okutmayı ihmal etmediğini de belirtir.

Çocuğu Yalnızca Çocuk Olmaya İten Edebi Tavrı

Milliyet Çocuk, Milliyet Kardeş, Güm Güm, Miço gibi çocuk dergilerini ve daha birçok çocuk yayınını yöneten Yalvaç Ural, çocuklara yönelik yoğun ilgisinin amacının her çocuğu yazmaya itmek değil sanatsal ve edebi hassasiyet kazanmalarında ön adım olmayı istemek olduğunu belirtmiştir.

Çocukların yetiştirilme sürecinde anne babaların tavrını inceleyen Ural, bu davranışlara dair düşündürücü eleştiriler getirir. Ona göre, bir çocuğu çok küçük yaşlarda edebiyata ve sanata iterek her çocukta bu ilginin olduğunu dayattıracak şekilde davranılması büyük bir hatadır. Çocuklar o yaşlarda gülüp eğlenebilmeli ve eğlendiklerinden şahsi dersler çıkarabilmelidir. Sunulan hiçbir deneyimin amacı onların gelecekteki rollerini yönetmek üzerine olmamalıdır.

Yalvaç Ural, edebiyata ve müziğe katkılarının dışında çevreye duyarlı ve toplumla iç içe bir insandır. Kendini her alanda geliştirmeyi sevdiğini belirten gazeteci-yazar, yazdığı eserlerdeki yansıttığı pozitifliğe şahsi yaşamında da sahiptir. Okumayı ve gezip görmeyi seven Ural, neşeli ve sorumluluk sahibi karakteriyle Türk edebiyatına adını yazdırarak okuyucularının gönüllerini kazanmıştır.

KAYNAKÇA

https://www.biyografya.com/biyografi/4961

https://www.turkedebiyati.org/yazarlar/yalvac-ural.html

 

 

 

 

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Geyik: Türk Mitolojisinin Derinliklerindeki Ruhsal Rehber

Türk mitolojisinde geyik, doğa ile insan arasındaki ilişkiyi simgeler. Ruhsal yolculuk, rehberlik ve dönüşüm figürü olarak geçmişten günümüze derin bir anlam taşır.

Alıntının Hikâyesi: Livaneli’den Aşk, Travma ve Unutabilmek Üzerine

“Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.”

Müziğin Kalbinin Attığı O Yer: Royal Albert Hall

1871'de açılan Royal Albert Hall yıllar boyunca birçok sanat etkinliğine tanıklık etmiştir.

İngiliz İç Savaşı: Sebepleri ve Sonuçları

17. yüzyılda İngiltere'de yaşanan iç savaş, kısa bir süreliğine de olsa Cromwell liderliğinde askeri bir yönetimi meydana getirdi.

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!