Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar – 23 Alıntı

spot_img

Nietzsche’nin ilk akıl hocası olan Schopenhauer, Alman felsefesinin de ilk düşünürlerindendir. Felsefesi, rasyonalizmin temele oturtulduğu felsefe tarihine yeni bir bakış açısı sunmuştur. Psikoloji, psikanaliz, müzik, edebiyat gibi entelektüel ve sanatsal alanlarda büyük etki gösteren Schopenhauer’ın “Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar” eserinden sizin için alıntılar derledik. Keyifli okumalar!

  • “Olayların nesnel olarak ve gerçekte ne oldukları değil, bizim için, bizim kavrayışımız açısından ne olduklarıdır bizi mutlu ya da mutsuz kılan: Epiktetos da bunu söyler: ‘İnsanları huzursuz eden olaylar değil, olaylar hakkındaki görüşlerdir.’” (s.16)
  • “Her yerde sadece kendimize emanet olduğumuzdan Mutluluğumuzu da kendimiz yapar ya da buluruz.”  (s.25)
  • “Başkalarının görüşüne haddinden fazla değer vermek, genel olarak etkili bir kuruntudur.” (s.54)
  • “Yapıp ettiğimiz her şeyde, neredeyse her şeyden önce başkalarının görüşü gözetilir ve daha yakından baktığımızda, yaşadığımız tüm kaygıların ve korkuların bu görüş hakkındaki endişemizden kaynaklandığını görürüz. Çünkü, bizim hastalıklı bir hassaslıkta olduğu için sık sık hastalanan tüm özgüvenimizin, tüm kibirliliğimizin ve iddialarımızın ve aynı zamanda tüm gösterişimizin ve böbürlenmemizin temelinde başkalarının görüşü yatmaktadır.” (s.55)
  • “Kendisine yönelik her türlü çatlak sesi, daha yüksek çıkmasın diye anında boğmaya çalışan kişinin de, kendi değeri hakkında zayıf bir görüşü var demektir.” (s.86)
  • “İnsan yaşamının mutluluğunu, yaşamın çok sayıda gerekliliği yüzünden geniş bir temel üzerinde inşa etmekten kaçınmalıdır: Çünkü böyle geniş bir temel üzerinde durursa, çok sayıda kazaya olanak tanıyacağı için, kolaylıkla çökebilir ve bu kazalar da hiç eksik olmazlar.” (s.121)
  • “Tıpkı, gezginin bir zirveye vardığında geride bıraktığı yolu tüm kıvrımları ve dönemeçleriyle, bağlantılarıyla kuşbakışı görüp öğrenmesi gibi; biz de eylemlerimizin, başarılarımızın ve yapıtlarımızın arasındaki gerçek bağıntıyı, ancak yaşamımızın bir döneminin ya da bütününün sonuna geldiğimizde kurarız.” (s.124)
  • “Yaşam bilgeliğinin önemli bir noktası, biri diğerine zarar vermesin diye dikkatimizi biraz bugüne biraz da geleceğe yöneltişimiz arasındaki orantının doğruluğuna dayanır. Çoğu kimse, fazlasıyla bugünde yaşar, bunlar düşüncesizlerdir; bazıları da fazlasıyla gelecekte yaşarlar, bunlar da korkaklar ve endişelilerdir.” (s.125)
  • “Bugünkü günün yalnızca bir kez geldiğini ve bir daha asla gelmeyeceğini sürekli aklımızda bulundurmalıyız. Oysa bugünün, yarın yeniden geleceği kuruntusuna kapılırız: Ne var ki yarın bir başka bir gündür ve o da yalnızca bir kez gelir.” (s.127)
  • “Güzel günlerimizi, onların farkında olmadan yaşarız: Ancak kötü günler geri geldiğinde, güzel günleri yeniden isteriz.” (s.127)
  • “Kendi kendine yetmek, kendi kendisi için her şey olmak ve tüm varlığımı kendimde taşıyorum diyebilmek, elbette mutluluğumuz için en yararlı özelliktir.” (s.130)
  • “İnsan sadece yalnız olabildiği sürece, bütünüyle kendisi olur: Demek ki, yalnızlığı sevmeyen özgürlüğü de sevmez; çünkü insan ancak yalnız olduğunda özgürdür.” (s.131)
  • “Bir insan kendinde ne çok şeye sahip olursa başkaları onun için o kadar az şey ifade eder.” (s.134)
  • “Toplum bir ateşe de benzetilebilir, akıllı kişiler uygun bir uzaklıktan ısınır ama içine düşmezken, budala kişi, önce kendini yakıp sonra da yalnızlığın soğukluğuna sığınır ve ateşin yakıcılığından şikayet eder.” (s.144)
  • “İnsan, bir tasarısını uygulamaya koymadan önce onun üzerinde yeterince ve hep yeniden düşünmelidir; bu konudaki her şeyi en ince ayrıntısına dek düşündükten sonra bile, tüm insani bilginin her şeye ulaşamadığını, bu yüzden araştırmanın ya da önceden görmenin olanaksız olduğu koşulların her zaman ortaya çıkabileceğini ve hesapları geçersiz kılabileceğini de düşünmelidir(…) Ama bir kez karar verilip de işe koyulundu mu ve iş yürümeye başlayıp da geriye sonucu beklemek kaldı mı, o zaman, yapılmış olan üzerinde sürekli düşünüp endişelenmemeli ve olası tehlikeler üzerinde ikide bir kaygılanmamalıdır; daha çok konudan bütünüyle uzaklaşılmalı, bu konu hakkındaki tüm düşünce yelpazesi kapatılmalı, zamanında her şeyin yeterince düşünülüp tartıldığı düşüncesiyle sakinleşilmelidir.”(s.146)
  • “Zaten olmuş, yani artık değiştirilemez bir kötü olay karşısında, ne bunun başka türlü olabileceği, ne de bundan neyle sakınılmış olabileceği düşüncesine izin verilmelidir: Çünkü tam da bu düşünce, acıyı dayanılmaz ölçüde artırır.” (s.147)
  • “Sahip olduğumuz şeylere ara sıra, onu yitirdikten sonra gözümüze nasıl görüneceğini düşünerek bakmaya çalışmalıyız; üstelik bu her ne olursa olsun.” (s.151)
  • “Bir işe giriştiğimizde onu tüm öteki işlerden soyutlamalı ve tüm zamanımızı bu işe vermek, onu tatmak, ona katlanmak için öteki konulardan vazgeçmeli, ötekileri hiç düşünmemeliyiz: Yani adeta düşüncelerimizin çekmeceleri olmalı ve bunlardan birini açtığımızda, o sırada tüm ötekiler kapalı kalmalıdır.” (s.125)
  • “Hiç kimse, kendinden fazlasını göremez. Bununla demek istiyorum ki: Herkes başkasında, kendisi olabildiği kadarını görür, çünkü onu ancak kendi zekası ölçüsünde kavrayabilir ve anlayabilir.” (s.164)
  • “Nezaket akıllılıktır, bunun sonucunda nezaketsizlik aptallıktır.” (s.182)
  • “İnsanları incitmek kolaydır, onları iyileştirmek ise zor, hatta olanaksızdır.” (s.183)
  • “Hiçbir olay karşısında büyük sevinç ya da büyük üzüntü duyulmamalıdır; bunun bir nedeni, bu olayı her an yeniden biçimlendirebilecek olan,  tüm şeylerin değişebilirliğidir; bir başka nedeni de, bizim için yararlı ya da zararlı şeyler hakkındaki yargımızın yanıltıcılığıdır; bu yanıltıcılık yüzünden hemen herkes bir defa, sonradan kendisi için çok iyi olduğu ortaya çıkan bir şeyden yakınmış ya da en büyük acılarının kaynağı olacak bir şeye sevinmiştir.” (s.193)
  • “Gençliğimizde, yaşamımız için önem taşıyan ve büyük sonuçlar doğuracak olayların ve kişilerin karşımıza davul zurnayla çıkacaklarını sanırız: Ama yaşlılığımızda geri dönüp baktığımız zaman, bunların hepsinin de sessizce, arka kapıdan ve adeta dikkati çekmeden içeri süzülmüş olduklarını görürüz.” (s.205)

Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar, Arthur Schopenhauer, İş Bankası Kültür Yayınları

Çeviren: Mustafa Tüzel

spot_img
Arşiv
Arşiv
Söylenti Dergi'de geçmiş zamanda yazar olan dostlarımızın eserleri bu hesapta arşivlenmektedir. Yazar onayı olduğu sürece kaynak göstererek kullanmak serbesttir.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.