Yaşamak: Cahit Zarifoğlu’nun Yaşama Bakışı

Editör:
İclal Yaka
spot_img

Yaşamak başlı başına pek çok deneyimi, soruyu, anlayışı ve duyguyu barındırır. Bu olguları anlayıp kavrama ve hissetme çabası ise yaşamak dışında edebiyatta derinleşmiştir. Zarif şairimiz Cahit Zarifoğlu‘nun “Yaşamak” adını verdiği günlüğünde her iki uğraşın varlığının kıymetini kavrıyoruz, peki Yaşamak kitabı aslında ne anlatıyor?

Kitabın Adı Yaşamak

Cahit Zarifoğlu | anadoluajansıcom

Bu günlüğü okumak adına beni heyecanlandıran, isteğimin oluşmasına kibriti çakan en büyük sebep eserin adıydı. Yaşamak, oldukça basit ve sade bir duruşa sahipken aynı zamanda içerisinde derin ve sonsuz yoruma açık bir yapı barındırıyor. Hayatı merak eden ve deneyimlerimizi yaşamak olarak adlandıran biz insanoğlu, ölmeden önce yaşama silsilesine tutunmaya çalışıyoruz. Cahit Zarifoğlu‘nun eseri bu yönden büyük önem taşıyor çünkü okuduğumuz satırlarda yaşamanın bize özelken bir yandan da ne kadar basit manalar barındırdığını anlıyoruz.

Yaşamak, derin ve yorum ile deneyime açık bir kapıyken yazar Zarifoğlu onun hakkında ne düşünüyordu; sorgulama sırası buna geliyor. Aynı zamanda okuduğumuz eserde Zarifoğlu’nun yaşama bakışını sezmek güç değil, onun düşüncelerini günlüğü üzerinden öğrenmek ise büyük bir şans.

Cahit Zarifoğlu’nun yaşama bakışı bir macerapereste ne kadar uzaksa, aynı zamanda durağan bir kişiliğe de bir o kadar uzaktır. O, hayatın bize sunulan büyük bir şans olduğunun farkında. Yaşamanın canlılar için ortak bir kavram olduğunu bilmekle birlikte insanın yaşamayı özel kılması gerektiğinin de farkında. Yaşamayı; yapmak, kılmak fiillerinden arındırıp olmak, hissetmek kavramlarına odaklanıyor Zarifoğlu. İnsanın kendisini var etmesini bunlara bağlayarak yaşamak adını verdiği süreci yalan bir dünyadan ibaret olarak görüyor. Fakat bu yalanı bozacak tövbe ona göre hissetmek ile edilmektektedir.

Günlükten Çok Daha Fazlası

Cahit Zarifoğlu | indyturkcom

Yaşamak kitabı bir günlük olarak kategorize edilse de kitabın içerisindeki notlar kronolojik bir sıralamayla dizilmemiştir. Yalnızca bu özelliği bile bize kitabın sıradanlıktan uzak olduğunu göstermektedir.

Yaşamak kitabı sıradan bir günlüğe benzemez. Cahit Zarifoğlu yaşadıklarını yazıya dökmekten çok onlara birkaç adım geriden bakarak yorumlamayı seçmiştir. Yapılan, yapılması gereken, gönlüne uyan yaşantıları şiirsel bir dille not etmiştir güncesine. Kimi zaman ozan kimliğine bürünmekten çekinmemiş, bize yazdığı şiirleri sunmuştur.

Cahit Zarifoğlu savunduğu görüşleri, ideolojisini ve fikir dünyasını gri renge bezenmiş poetikalar ile yazıya dökmemiştir. Bunun yerine fikirleri yaşantısının içerisinde önem sarf eden deneyimleri eşliğinde günlüğünde yer bulmuştur. Samimi, gösterişten uzak, kendini üstün görmeyen Zarifoğlu düşüncelerini savunurken de bu özellikleri taşır. Ait olduğu düşünceleri yalnızca savunma niyetiyle dünyasına kabul etmez, manevi bütünlük yaşar her biriyle. Onun düşüncelerini okumak başlı başına uzun dizelerle oluşturulmuş şiirleri ezberlemek gibidir, mühim olan ise bu ezber işi bize asla yük olmamaktadır. Her kelime gelmektedir ardı ardına; zihnimizden değil, gönlümüzden geçmektedir.

Cahit Zarifoğlu’nun Şiire Bakışı

Cahit Zarifoğlu | insicamnet

Cahit Zarifoğlu, kimliğini bizlere şiirleri sayesinde tanıtmış müthiş bir usta, o gibi bir şairin şiir üzerine düşüncelerini merak etmek ise kaçınılmaz. Düşüncelerini poetika üzerinde göstermeyi seçmeyen, edindiği adı hak eden “zarif” bir şair o. Yaşamak eserini okurken Zarifoğlu’nun şiir hakkındaki fikriyatına rastlamak biz okuyucuları esere daha dikkatli bakmaya sevk ediyor.

Cahit Zarifoğlu şiiri bir başlangıç, aynı zamanda amaca ulaşmak için bir araç olarak görmekte.“Şiirle başlayıp şiirin uzanabildiği yerlere kadar ilerledik.” sözüyle ise ilerleyişin neye olduğu sorusunu da beraberinde getiriyor. Zarifoğlu’na göre bu ilerleme, yuvaya dönme çabasıyla gerçekleşiyor. Şiir ise ait olduğumuz benliğe, yuvamıza, huzuru bulduğumuz yere doğru ilerleyişimizi sağlayan bir kaynak. Şiir tıpkı insan gibi çabasıyla, atan damarlarıyla yolda ilerliyor. Biz insanlar ise şiiri Yaratıcı’ya ulaşmak için kullanıyoruz.

Bütün kainat ve içerisinde ecdadımız ve geleceğimizle biz, evinden kaçmış gibi, yeniden yuvaya, O’na, eşyanın ve mananın tek mirasçısına varmaya çabalıyoruz.”

Zarifoğlu aynı zamanda şiire bir okur, şair, insan gözünden çok daha farklı bir açıyla bakmaktadır. Ona göre şiir derken yazılan şeylerden kastedilmez.

Ah şiiri bir de yazılan şeylerden ibaret saymasak.”

Şiirin ardındaki boyutu açıklamakta da gecikmez, bunu yaparken kendisini tanıdığımız şairlik kimliğine de vurgu yapar. Yazılan yahut kimilerince okunmakta olan şiirler birer insan eseri değildir ona göre. Çünkü insanoğlu yaşamak olarak adlandırdığı dünyasında hiçbir gerçekliğe sahip değildir, şiir ne şairindir ne de kitabın.

Yazdığım tüm şiirleri benden çalmışlar gibi özlüyorum. Onların sahibi olmadığımın bundan daha inandırıcı delili olabilir mi? Hiç olmazsa yalnız bana ait bir tek şiirim bulunsaydı. Var olmak hevesim işte böyle başkaldırıyor. Fakat masum olmasına, bağışlanabilmesine çalışıyorum.” 

Var olma hevesi, açıkça belirtmektedir ki insan denilen canlı bu dünya içerisinde var olduğu bilinmeyendir ona göre; insan şiiri bunun için yazmış, var olabildiği ve ait olduğu gerçek sahibine ulaşmak adına adımlar atmıştır dizeler ile.

Söylenemeyenler

Cahit Zarifoğlu | biyografyacom

Yazmak çoğu zaman içimizdekileri açıklamak, hislerimizi görünür kılmak ve de kendimize itiraf etmek için kullanılan en yaygın yoldur. Fakat bazı konular kendisini kolayca bırakmaz kağıda, kalemimize sıkı sıkı tutunur. En başarılı, en ünlü sanatçılar dahi bu gerçeklikleri yazıya dökemez, kendisine sormakta zorlanır. Cahit Zarifoğlu için aşktır bu, o aşk gerçeğini kendine dönerek itiraf etmekte zorlanan mütevazı bir ruhtur. Bu çekingen tavrını şu satırlarda gözleyebiliriz: Cüretinden dolayı ağzına ateş atılmış kanatlarındaki ödevler geri alınmış bir melek gibi sustum. (…) “Soruyorum.” diye başladıktan sonra söyleyeceklerimi biliyordum. Ama daha o ilk kelimeyi yazamadım. Aşktı. 

Cahit Zarifoğlu bu tutumu ile yalnızca aşkı anlatmak ve yazmak çekincesinden bahsetmez, aynı zamanda aşkın gerekli olup olmadığı; aşkın kime duyulması gerektiği gerçekliklerini de sorgular. Bu sorgulamayı bize açıkça gösterdiği o kuytu köşe ise Yaşamak eseridir. O, tasavvuf ruhuyla yaşamak adına kendisini dizginleyen bir şairdir. Bu nedenle aşk duygusunu hisseden şair bu itirafı yapmakta gecikir ve zorlanır. Şiirlerinde de sık rastlamadığımız aşk motifi güncesinde bu şekilde ele alınır, kelimeyi yazamadığını itiraf eden bu ince ruh belki de aşkın gerçekliğinin en samimi anlatıcısıdır.

“Senin için yazdığımı bil bilme ne olur 
Bir gün nasıl olsa 
Aynı çeliklerden ölürüz
Kabirlerimiz yan yana kazılır.”

Yaşamak: Usul Bir Ruhun Güncesi

Cahit Zarifoğlu | listelistcom

“Yaşamak” adlı eseri okumaya başlamadan önce günlük türündeki eserleri okumaktan keyif aldığımı bilmiyordum, bu yönden Cahit Zarifoğlu’nun kalemine büyük bir güven duyduğumu itiraf edebilirim. Onun kaleminden çıkan şiirleri okuyup tüketmeme rağmen bu kitabı okuduğumda niçin bu kadar geç kaldığımı sorguladım. Aynı zamanda Yaşamak’ı ünlü şairin kişiliğini, yaratılışını, fikirlerini ve sanatını çok iyi analiz edebileceğimiz bir fırsat olarak değerlendirebileceğimizi düşünüyorum.

Cahit Zarifoğlu’nun günlüğünü okurken, kendisini ve kişiliğini tanıma yolunda akıcı ve de düşündürücü bir yola çıktım. Onun yaratılmasındaki amacı sezdim yazdığı satırlardan, okurken içime dokundu neredeyse her biri. Bu dünyada yaşamanın basitliğini, amacını sorgulayan Zarifoğlu’nun kendini diğer hayata hazırladığını çok iyi anladım. Şimdi onun fotoğraflarına dahi baktığımda dünyada yaşamış olmanın omuzlarına koyduğu yükü gözlerinden okuyabilmekteyim.

Tasavvuf ideolojisini modern dönem içerisinde dili böylesine zarif, ruhu usul olan bir şairden okumak edindiğim en etkili deneyimlerdendi.


Kaynakça:

Demir, Hatice. Yaşamak Kitap İncelemesi. Journal of Islamic Civilization 8. 49 (2022)

Zarifoğlu, Cahit. Yaşamak. İstanbul: Ketebe Yayınları, 2022

Öne çıkan görsel: pinterest.com

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

İngiliz İç Savaşı: Sebepleri ve Sonuçları

17. yüzyılda İngiltere'de yaşanan iç savaş, kısa bir süreliğine de olsa Cromwell liderliğinde askeri bir yönetimi meydana getirdi.

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.