Yeniden Doğuşun Simgesi: Mısır Piramitleri

spot_img

Yeniden doğuşun, gizemin ve gücün simgesi olarak görebileceğimiz Mısır Piramitleri, yapıldığı dönem başta olmak üzere günümüzde hâlâ gizemini korumaya devam etmektedir. 

Mısırlılar, ölümü günümüzdeki anlamından çok daha farklı bir şekilde yorumlamaktadır. Onlar için ölüm, bir sonraki yaşama geçiş yolu, bir anlamda yeniden doğuş demektir. Bu yüzden Mısırlılar ölen kişileri özenle hazırladıkları mezarlara, kişinin seçtiği eşyalarla yine aynı özenle gömmüşlerdir.

Mısırlıların ölüleri gömerken derinlemesine incelenmesi ve konuşulması gereken rutinleri ve törenleri vardır. Fakat bu yazımızda biz, gizemi tam olarak çözülemeyen ve insanlığın gözdesi olmaya devam eden Mısır Piramitlerini konuşacağız. 

The Great Pyramids at Giza
Photographed 1982 1993

Piramit Adı Nereden Gelmektedir?

Elbetteki Mısırlılar, Piramitlere piramit demiyordu. Onlar, evreni anımsattığı için “mere” adını kullanıyorlardı.

Piramit ise Yunanca bir kelime olan “pyramis” sözcüğünden gelmektedir. Anlamı ise buğday keki.

Eski zamanda beyinde oluşan sınıflandırma ve çevredeki nesnelerin sınırlılığından dolayı Yunanlılar, Mısır piramitlerini ilk gördüklerinde muhtemelen akıllarına sadece sofralarında sıklıkla yer verdikleri buğday kekleri geldi. Buğday kekinden başka bir şema bulunmayan zihinleri, Mısır piramitlerini gördükleri an bu yapıyı kek ile aynı kategoriye koydu. Kelime anlamı bakımından hiçbir alakası olmayan bu kelimenin neden kullanıldığını en mantıklı bu şekilde açıklayabiliriz.

Mısır Piramitlerinin Gizemi

Mısır’da yüzden fazla piramitin varlığıyla birlikte, bunların en eski olanı 3. Hanedan Dönemi’nde yaptırılan ve tasarımı mimar Imhotep’e ait olan Basamak piramididir. Bir başka piramit olan Keops Piramiti ise Dünya’nın 7 harikasından birisi olma özelliği taşımaktadır. Keops piramidi 145,57 metre uzunluktadır ve MÖ. 2550 yılında yapıldığı tahmin edilmektedir. 

Mısır Piramitlerinin günümüze kadar gizemini korumaya devam etmesindeki en büyük etken, yapım aşamasındaki çözülemeyen sırrıdır. Piramitlerin her biri yaklaşık yirmi ton olan taşlardan meydana geldiği için, kimler bu taşları nasıl taşıdı, üst üste koyarak nasıl bir piramit elde ettiler, çözülmesi zor sorular olmuştur.

Günümüz teknolojisi ve insan gücü ile hesaplandığı zaman işçilerin insanüstü bir çaba sarf ederek günde on metreküp taşı üst üste koydukları teorisinden yola çıkacak olursak,  bir piramitin yaklaşık 664 yılda tamamlanması gerekmektedir. Oysa Mısır’daki piramitlerinin tamamlanma süresi yaklaşık olarak 20-30 yıl sürmüştür.

Piramitlerin konumları incelendiği zaman, ağırlıklı olarak Mısır’ın batısında yer aldığını görebiliriz. Bunun sebebi ise güneşin batıdan batmasıdır. Güneşin batıdan batması, ölümün batıda olabileceğini ve ölen kişilerin batıda yeniden hayat bulabileceklerine olan inancı simgeler.

Kusursuz Bir Matematik Örneği

Dünya’nın 7 harikasında yer edinen Keops Piramidini inceleyelim. Piramidin tabanından dört kenarı birleştirildiği zaman, ortaya hata oranı sıfıra yakın bir kare çıkmaktadır. Piramidin her bir kenarı 229 metre uzunluktadır ve kenarlar arasındaki hata oranı neredeyse %0,01’dir. Şu an Keops Piramidi’nin uzunluğu kayıtlarda 145,75 metre olarak geçse de gerçeğinden on metre daha eksiği yansıttığı söylenebilir. Geçen zaman yüksekliğinden az da olsa azaltmış olsa bile henüz bu yapıyı geçen başka bir yapı yoktur. 

Günümüz teknolojisi bile böyle bir yapıyı 20 yıl gibi kısa bir sürede çıkartacak güce sahip değilken; binlerce yıl önce ustalıkla işlenen bu yapıların günümüze kadar sağlam bir şekilde ayakta kalarak gelmesi, hayranlık uyandıracak niteliktedir. 

Dikkate değer bu detay ise akıllara şu soruyu getiriyor:

“Geçen yüzyıllar boyunca teknolojinin ve insanlığın geliştiğini sanarken aslında sadece geriliyor muyuz?”

Basamak Piramidi

Son olarak basamak piramitlerinden bahsedelim.

Genel olarak bakıldığında basamak piramidi oldukça genelleyici bir ifadedir. Yazının başlarında bahsettiğim, 3. Hanedan Dönemi’nde yaptırılan ve tasarımı mimar Imhotep’e ait olan Basamak piramidinin asıl adı Zoser Piramididir. 3. Hanedan Dönemi, yani MÖ 27. yüzyıl’da Firavun Zoser adına yaptırılmıştır.

Mısır‘ın başkenti Kahire‘nin Sakkara bölgesinde yer alan Zoser piramidini diğer piramitlerden ayıran özelliği, basamaklı olarak inşa edilmesidir. Hatta yapım aşamasında mezar içlerinin süslenmesi ile de diğer basamaklı piramitlerden ayrılmaktadır.

Genel olarak basamaklı piramitlere bakacak olursak, görünürde normal piramitlerle aynı olan, tek farkının adından da anlaşılacağı üzere basamaklara yer verilmesi ile oluşan piramitlerdir. Farklı kültürler, farklı piramit örneklerinin ortaya çıkmasını sağlayarak tarihe büyük zenginlikler katmışlardır. Bu zenginliği dışarıda tutacak olursak; basamak piramitlerinin tapınak, mezar veya ikisinin bir arada kullanımı şeklinde dizayn edildiğini söylemek mümkündür.

Basamak piramitleri, 3. Hanedan Dönemi ile sınırlı kalmıştır. Bu da henüz yapım aşamasında olan basamak piramitlerinin yarıda kalmasına sebep olsa da 3. Hanedan Dönemi’nin sonlarına doğru birçok sayıda ufak basamak piramitleri baş göstermeye başlamıştır. İpin ucunun kaçması sebebiyle de toplamda kaç adet basamak piramidinin olduğu ne yazık ki bilinmemektedir.

Basamak piramitlerinin sonunu; 4. Hanedan kurucusu Snofru getirmiştir. Snofru, döneminde basamak piramitlerinin yapımına son vermiş ve bundan sonra inşa edilecek piramitlerin hepsinin düz bir formda olmasını sağlamıştır. Bilinen en son inşa edilen basamaklı piramit ise Neferirkare piramididir.

Mısırlılar ve Mısır piramitleri başta olmak üzere inşa ettikleri yapıları, geride bıraktıkları ürünler hatta yaşam biçimleri bile insanlığın daima gözdesi olmaya devam edecektir. Mısır piramitleri hakkında her zaman söylentiler, teoriler ve çeşitli hikayeler çıkacak; bizler ve bizden sonraki nesil devamlı olarak bu söylentilerden hangisinin doğru olduğunu araştıracak.

Umarım ki insan ırkının engel olamadığı merak duygusu, geleceğe bakmamıza engel olmaz.

Kaynakça: Sadık, Celil. Uygarlığın Ayak İzleri. İstanbul: Epsilon, 2021.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.

Kayıp Seslerden Yazının Öznelerine: Virginia Woolf’un Eserlerinde “Kadın” Teması

Woolf’un dilinde "kadın", tarihin dışına itilmiş bir sesin geri çağrılması, unutulmuş bir hakikatin dile gelmesidir.