Başrollerinde Tuba Büyüküstün, Murat Boz, Seda Bakan, Serkan Altunorak, Boncuk Yılmaz, Füsun Demirel, Rıza Kocaoğlu, Fırat Tanış ve Umut Kurt‘un rol aldığı dizi Netflix‘in uzun zamandır beklenen işlerinden biriydi. Yönetmenliğini Burcu Alptekin‘in üstlendiği dizinin senaristliğini ise Nuran Evren Şit yaptı. Dizi 8 bölümden oluşuyor.
Dizinin konusuysa şöyle; çok yakın üç kız arkadaştan birinin hastalığının nüksetmesi sonucu, yeni bir tedavi yöntemi denemek istemesi ve Ayvalık’a giderek tedavi olmaya başlamasıyla, bu üç arkadaşın değişen hayatları anlatılıyor. Üniversite yıllarında tanışıp arkadaş olan bu üçlünün ilişkisi, zamanla gelişip güçlü bir dostluğa evrilmiş; ancak arkadaşları Sevgi’nin aldığı karardan sonra hepsinin hayatını değiştiren bir yola giriyorlar.
Ada, Sevgi ve Leyla… Üç arkadaşın hikayesi… Birbirinden bağımsız, ama hep omuz omuza…
Sevgi, Cunda Adası’nda Zaman isimli bir adamın yanına tedavi olmaya gider. Zaman’la ilk karşılaştıklarında, Zaman bir kase nar yiyordur.
Nar hakkında şunları söyler: ”Nar… Bolluk ve bereketi temsil ettiği söylenir. Ölümden sonraki hayatı temsil ettiği de düşünülür. Aynı hayatlar içinde farklı hayatlar olduğunu düşündürür bize.”
Kişisel gelişim teknikleriyle, olumlama yöntemiyle, farkındalıkla hastalıkların tedavi edilebileceğini anlatıyor Zeytin Ağacı. İnsanın iyileşmesinin ilk önce kendisini tanımasıyla, kendisini sevmesiyle başlayacağını da ekliyor.
Sevginin nasıl bir güç olduğunu anlatabilmek için o sevgiyi duyumsamak, buna tutunmak çok önemli. Belki de hikayenin ilerleyişinde karakterin adının Sevgi olmasının en büyük nedeni budur.
Bir şeyin doğru olması için bazen sadece inanmak yeterlidir. Bütün imkansızlığına rağmen, olabileceğine inanmak hissi onu gerçek yapabilir. İnsan çoğu zaman inancıyla sınanır. İnanç sadece dini bir şey değildir. İnanmak keşif yapmak gibidir. İnanmanın sınırları yoktur.
Bugün yaşadığımız çoğu sıkıntının, fobinin geçmişteki kökenlerimize dayandığı söyleniyor. Büyük atalarımızın yaşadıklarını, anılarını miras alıyoruz. Habersizce, ruhumuzun derinliklerinden geçiyor ve bedenimize ulaşıyorlar; ama bir şekilde ruhumuzu paylaşan atalarımızın yaşanmışlıklarını reddi miras yapamadığımız için, bize ait yükler olarak hayatımızda yerlerini alıyorlar. Bunu öğreten, bunun farkındalığını sağlayan bazı insanlar sayesinde miras olarak aldığımız bütün duyguların bilincine varıp, onlarla yaşamayı öğreniyoruz. Onları kontrol edip, onları yenmeyi başarabiliyoruz.
Geçmiş Hiç Geçmemişse?
İnsan büyüdüğünü sanır. Zaman geçtikçe büyüyüp evrildiğini sanır, ama bazı şeyler hep aynı kalır. İnsan yarım kalmışlık hissinden bir türlü kurtulamaz.
Bazen de korkularımız başka korkularımızı yenmemize neden olabilir.
Kalp aynı anda iki kişiyi sevebilir mi?
Kaldı ki, yarım bir kalp öteki yarısını bulmuşsa ve onu bulduktan sonra kaybetmişse bir daha başkasıyla tamamlamak mümkün müdür?
Yarım kalmışlıklarımızı başka insanların hayatlarıyla doldurmaya çalışmamalıyız belki de. Yalnızlaşmamak uğruna yanlış insanlarla çoğalmak belki de en büyük yanlışı insanın.
Bilinmezlik hissi, bir insanı öfkeli yapan şeylerden biri, ama öfkeyi en çok tetikleyen şey isteyip de yaşayamadığımız hayatlarımızdır belki de.
Hikayede, Selim’in Toprak adıyla tetiklenmesinin altında yatan travma, onun birini kaybetmeye verdiği tepkiyi haklı çıkartıyor. Eşini kaybettiği annesinin yerine koymuş. Bir kez daha aynı duyguları yaşamak istemiyor. İnsanın duygularıyla yüzleşmesi bazen çok ağır gelebilir. Zamana ihtiyaç duymasına neden olabilir.
Bir insanın başkasının gölgesinde bir hayat yaşamasını, bir hayali yenmeye çalışmanın zorluğunu tahmin etmek güç değil. Selim ve Ada’nın ilişkisi bir enkazın üstüne kurulmuş. Bu ilişkinin inşasının sağlam bir temele dayanmadığını söylemek mümkün. Nasıl sağlam olsun ki?
Karakter İsimleri
Biraz dizideki karakterlerin isimlerinden bahsedelim.
Ada isminin karakteriyle ilişkili olması mümkün görünüyor. Ada; kaya gibi sert biri. Yeni bir şeyi kabul etmek, hayatına dahil ettiklerine mesafeli durmak, hep güçlü kişiliği ve sağlam duruşuyla batmaz bir ada profili çiziyor.
Leyla karakteri her şeye pozitif yaklaşan, kafası hep hülyalı gibi dolaşan, ikinci şanslara inanan, eğlenceli biri olarak tasvir edilmiş. Karakterin bütün gün ”leyla” gibi dolaşmaktan yana sıkıntısı yok.
Zaman karakteri, zaten insanın zamansızlığına yapılmış bir atıf gibi çıkıyor karşımıza. Zamana yayılmış yaşanmışlıkların ve insanın şifasının yine kendi içinden geldiğini anlatmaya çalışıyor. İsmiyle müstesna birisi de o.
Erdem karakteri, erdemsiz ve bir insana yakışmayacak kişiliğiyle, ismiyle tam bir ironi olacak şekilde resmedilmiş. Leyla’nın oğlu Sarp, çok zor bir çocuk olarak lanse ediliyor. Sarp geçitler gibi ehlileşmesi zor bir çocuk olarak izliyoruz onu.
Selim karakteri aklı selim biri. Mantıksız şeyler yapmayan, akıllı ve düzenli biri. Sevgisi net, kişiliği net, ne istediğini bilen biri.
Toprak karakteri, kendisini hep yersiz yurtsuz hissetmiş. Yalnız, evsiz, bağsız… Bir toprağa bağlı kalamaması, bir eve bağlı hissedememesi hayatının en önemli kararlarını alırken onu etkileyen nedenlerden olmuş.
Sevgi‘den bahsetmiştik zaten. Sevgi’nin bütün kolları sevgide çakışıyor. Hayata sevgiyle, arkadaşlıkla bağlı biri.
Bu kadarı tesadüf olamaz diye düşünüyoruz ve bu bilgilere dayanarak, karakter isimlerinin seçiminin itinalı yapıldığını söyleyebiliriz.
Fenomen Olmak
Zaman karakterinin yapmaya çalıştığı, insanlara ulaştırmaya çalıştığından bahsedelim biraz.
”Köklerdeki yarayı bulup ona dokunuş yapmak.” diye tarif ediyor bu durumu Zaman.
Nasıl peki?
”Fenomen dedikleri şey… Reddedilemez, ispat edilemez; ama etkisi görülebilir. Birini temsil etmek için seçilen kişi, o alanın ortasına gelip durduğunda bir bilgi akışı başlar. İşte o zaman köklerdeki yarayı görmeye başlarız.” diyor.
Dizinin Aktarmak İstedikleri Şunlar Olabilir
- Ada bir doktor, ama kendisi hariç herkesi iyileştirmek için büyük çaba gösteriyor. İyileşmek önce kişinin kendisinde başlamalı. İstediğin okulu oku, büyük işler başar; ama mutsuz bir hayat yaşamak bütün başarıları gölgelemeye yeterli olabilir.
- İyileşmek için hastalığın ne olduğunu bilmek gerekir. Hastalık denilen şeyin, illaki adı konulmuş bir hastalık olan kanser gibi bir şey olması gerekmez. Hastalık bir iş, bir düşünce, bir insan bile olabilir.
- Size iyi gelmeyen her şeyi hayatınızın akışından uzak tutarak, hayatınızı düzeltmek için ilk adımı atabilirsiniz. İstekleriniz bir insanın gölgesinde yok olup gitmemeli. İki kişi aynı şeyi istediğinde mutluluk daha gerçek bir hal alır.
- Aldatmak her zaman tek taraflı olmak zorunda değildir. Bazen ilişkilerde bir taraf diğer tarafı yalnız bırakır ve savunmasız bir haldeyken kişi bu hataya düşebilir. Aldatma söz konusu olduğunda insanlar biraz da kendilerinde kusur aramalıdır.
- Bir şey tekrara düştüğünde, artık yaralarımızın kaynağını sadece kendi geçmişimizde aramayı bırakmalıyız. Ya o kader motifi denen şey büyük büyük atalarımızın mirasıysa? Ama bütün kaderin rayını değiştirmek, kader motifini kırmak için insanın olduğu kişiyi kabullenip, hayatının hep aynı giden döngüsünü değiştirmeye başlaması gerekir.
- Hayatınızın değişmesini istiyorsanız, buna yaşam şeklinizi değiştirerek başlamayı deneyebilirsiniz. Her olayın sonunda hep aynı kararı alıp farklı sonuçlar beklemek, kişiyi kendi kendisini kandırmak dışında bir adım öteye götürmez.
Oyunculuklar
Cüretkar sahnelerindeki başarı, dizinin genel oyunculuğuna yansımıyor. Ana başroller Murat Boz ve Tuba Büyüküstün’ün kimyası uyumsuzdu. Serkan Altunorak yardımcı erkek oyuncu olarak Murat Boz’dan daha etkili oynamış diyebiliriz; ama zaten Murat Boz bir müzisyen, Serkan Altunorak bir oyuncu olduğu için bu durumun yaşanması doğal bir gelişim olarak karşılanabilir. Murat Boz’la Tuba Büyüküstün’ün dizide anlatılan o büyük aşkları ne yazık ki seyirciye yeterince geçemiyor. Bunun nedeni sahne uyumsuzlukları mı, yoksa Murat Boz’un yetersiz oyunculuğu mu emin değiliz. Yine de diğer oyuncuların yetenekleri ve hikayenin derinliği dolayısıyla ortaya güzel bir iş çıkmış. Tuba Büyüküstün’ün sert ve ciddi kadın imajı burada da devam ediyor. Su gibi bir güzelliği, inkar edilemez bir duruluğu var.
Son Söz
Hikayede herkese hitap edebilecek sorunlar anlatılıyor. Hikaye kimseye yabancı gelmeyecektir. Herkesin kendisinden bir parça yaşanmışlık bulacağından eminiz. Dizi, dramatik tavrıyla da seyirciyi etkisi altına alacak gibi duruyor.
Zeytin Ağacı geçmişi yenmek, yaralarımızı iyileştirmek, hayatını düzene koymak üzerine keyifli bir yaz masalı. Bu masalı dinlemek isterseniz Netflix kütüphanesinde sizleri bekliyor.